CHP Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu, TBMM Genel Kurulu’nda söz alarak Yurtdışına Kaçırılan Kültür Varlıklarımızın Belirlenerek İadelerinin Sağlanması ve Mevcut Kültür Varlıklarımızın Korunması İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Maksadıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu'nu değerlendirdi.
Konuşmasına başlarken Filistin'deki katliamda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet dileyen Kuyucuoğlu, “Bu katliamı kınıyoruz. Diliyoruz ki Amerikan emperyalizmi ve onun uzantısı İsrail, mazlum halklar üzerindeki baskısını ve bu katliamları durdurur; bu konuda da dünyadaki demokratik ülkeler bu işe müdahil olurlar, buna İslam ülkeleri de dâhil. Müslümanlık, sadece Müslümanız demekle olmuyor, mazlumlara da sahip çıkmak gerekiyor” dedi.
Yurtdışına kaçırılan tarihi eserlerle ilgili araştırma komisyonu kurulması önergesinin kendisine ait olduğunu, diğer grupların da katılmasıyla ortak önergeye dönüştüğünü hatırlatan Kuyucuoğlu, “Ortak bir önerge hâline geldi çünkü siyasetten çok Türkiye'nin çıkarlarını öngören bir araştırmaydı” diye konuştu.
‘TÜRKİYE BU ALANDA SÜPER GÜÇ’
Çok sayıda medeniyete yurtluk yapmış bir toprağın üzerinde yaşadığımıza işaret eden Kuyucuoğlu, “Kültürel varlıklar konusunda Türkiye'yi süper güç olarak görebiliriz. Türkiye bir açık hava müzesi. Bu konuda dünyada iki tarz ülke var; bir kısmı kaynak ülkeler, bir kısmı pazar ülkeler. İşte kaynak ülkeler Türkiye gibi, Yunanistan gibi, Suriye, Irak gibi, Mısır gibi, İran gibi, Çin gibi ülkeler; bunların pazarlandığı ülkeler de Batı ülkeleri, genellikle Almanya, Fransa, İngiltere, Amerika, Danimarka gibi ülkeler yani gelişmiş ve maddi imkânları yüksek ülkeler. Kaynak ülke olduğumuz için bu ülkelere bizden kaçırılan eserler yıllardır, yüzyılları aşan süredir kaçırılıyor ve oralarda pazarlanıyor. Burada hükümetin yapacağı işler var, Bakanlığın takip edeceği konular var, bunun dışında takip edilmesi gereken yabancı müzeler var çünkü netice itibarıyla yabancı müzeler ve koleksiyonerler tarafından bunlar alınıyor. Ayrıca müzayedecilerin, müzayede salonlarının takip edilmesi gerekiyor, katalogların ve sergilerin takip edilmesi gerekiyor, ilgili basının takip edilmesi gerekiyor. Bu da Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığının ortaklaşa yapacağı işler” dedi.
‘ANADOLU'DAN KAÇIRILAN ESERLER ÜNLÜ MÜZELERDE’
Türkiye’den kaçırılan tarihi eserlerin sayısının yüz binlerin üzerinde olduğunu ifade eden Kuyucuoğlu, yurtdışına çıkan Dışişleri Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın yanında tarihi eserlerimizle ilgili dosya bulunmasını ve ziyaretler sırasında bu eserlerin iadesinin muhatap ülkeden istenmesini önerdi.
Türkiye'den ve İslam coğrafyasından tarihi eser kaçırma sürecinin 1800’lü yılların sonunda başladığını kaydeden Kuyucuoğlu, “ Bergama hepimiz biliyoruz ki Türkiye'de Ege kıyısında bir kentimiz, tarihî kentimiz ama Bergama Müzesi nerede? Almanya'da, Berlin'de. Efes? Efes gene Ege kıyılarımıza yakın yerde bir tarihî kentimiz ama yine Efes Müzesi nerede? Avusturya'da, Viyana'da bulunuyor. Yani böyle bir tezatla karşı karşıyayız. Yine birçok eserimiz birçok müzede, Avrupa'ya gittiğimizde müzelerde İslam bölümünde veya Orta Doğu bölümünde veya Anadolu medeniyetleri bölümünde görebiliyoruz. Mesela, 1976'da Mardin Cizre'de Ulu Caminin kapısı çalınıyor ve bugün Danimarka'da özel müzede sergileniyor. Yine New York'taki Metropolitan Müzesi girişinde bir lahit var. Bu da benim kentim Tarsus'tan çalınmış. AbdoDebbas diye Amerikalı oradaki o zamanki bir konsolos tarafından alınıp götürülmüş bir lahit orada sergileniyor. Yine, Karun hazineleri 1964-1966 yıllarında, Elmalı hazineleri 1983-1984 yıllarında çalınıyor. Yalnız, bunlar geri getirildi. Yine Troya hazinelerinin enteresan bir hikâyesi var. 1873'lü yıllarda Anadolu'dan yine bu çalınıyor, Almanya'ya götürülüyor. İkinci Dünya Savaşı'nda Ruslar Berlin'i işgal ettiklerinde hayvanat bahçesinin kulesinin altında bu eserleri buluyorlar ve ‘Rusya'ya savaş tazminatı olarak aldık, götürdük’ diyorlar ve götürüyorlar, Puşkin Müzesi'ne koyuyorlar. Bugün, Almanya bunları geri istiyor. Halbuki diyoruz ki bu eserlerin kökü bizim yani Anadolu'dan çalınmış eserler. Bizim bunlara sahip çıkmamız lazım, bizim talep etmemiz gerekiyor. Yıldız Avcısı diye bir çift heykelcik var. Bunların enteresan bir hikâyesi var. Akhisar'da 80'li yıllarda bunu bir çiftçi kadın tarlayı sürerken -sabana takılıyor- buluyor ve köye gelen bir çerçiye bu bir çift heykelciği bir çift terlik karşılığı veriyor. İki sene önce bu Yıldız Avcısı dediğimiz eser New York'ta müzayedede 14,5 milyon dolara satılıyor yani bu kadar değerli eserler” ifadelerini kullandı.
‘TÜRKİYE DİĞER ÜLKELERE ÖNCÜ OLABİLİR’
Komisyon olarak Almanya, Danimarka, Fransa ve İngiltere’de incelemeler yaptıklarını belirten Kuyucuoğlu, Türkiye’den kaçırılan eserlerin sergilendiği müzelerde, ‘Bu eserler padişah 2. Abdulhamit’in izniyle getirildi’ iddiasıyla karşılaştıklarını ancak bu konuda resmi bir belge olmadığını ifade etti.
137 ülkenin 1970 yılında tarihi eser kaçakçılığına karşı anlaşma yaptığını hatırlatan Kuyucuoğlu, “Bu çerçevede bizim bu girişimleri yapmamız lazım. Tabii, burada birçok da önlem alınması gerekiyor. Bir defa, bir, bizde dedektör satışı serbest. Yani, İnternet'ten açın, dedektörleri özelliklerini sayarak satıyorlar ve bu hazine arayıcıların nerede, ne kazdıklarıyla ilgili araştırdığınız zaman internet üzerinden yüzlerce çalışmayı görebilirsiniz. Yani, bu kadar serbestçe, ellerini kollarını sallayarak hazine arayıcıları çalışabiliyorlar. Bunların kontrol altına alınması lazım. Yine bu kaçakçılığın en büyük menbalarından birisi koleksiyonerler çünkü birçok şeyi onlar alıyorlar, birçoğunu kayda geçirmeden satma şansı oluyor. Yani 10 tane elinde şey varsa bunun 2'sini bildiriyor müzeye, gerisini bildirmiyor. Tabii, herkes için geçerli değil ama bunların ciddi olarak takibinin yapılması gerekiyor. Yine, tarihî ve SİT bölgelerimizi doğru ve iyi şekilde korumamız gerekiyor. Farkındalık yaratmamız lazım. Özellikle çocuklarımızdan başlayarak bunun eğitimi, bunların ne kadar değerli ve korunması gereken varlıklar olduğunun farkında olmamız lazım. Bunun için de eğitim önemli. Yine burada önemli bir konu, biz kaynak ülkelerden biriyiz dedik. Bizim gibi kaynak ülkeler var, demin saydım, işte Orta Doğu'daki Mısır, Irak, Suriye, Türkiye, İran, Çin gibi ve Yunanistan da bunların içerisinde. Şimdi, birçok ülke var. O zaman bizim bu kaynak ülkelere önder olarak, onların da öncülüğünü yaparak bir birliktelik oluşturmamız lazım. Bu birliği sağlayabilirsek, bu işten çok mağdur çok miktarda ülke var, bunlarla bir araya gelebilirsek ve bunun öncülüğünü de biz yaparsak bunlarla birlikte Birleşmiş Milletlerde önemli kararlar alabiliriz. Bu da uluslararası tarihî eser kaçakçılığının önüne geçecek en büyük etkenlerden birisi olur diyorum” diye konuştu.