Anayasa Mahkemesi (AYM) üyeliğine seçilen Muhterem İnce, yemin ederek yeni görevine başladı. Yemin töreninde konuşan AYM Başkanı Zühtü Arslan, “Yargıya yönelik güven ve inancın sarsılması, bir demokratik hukuk devletinin başına gelebilecek en büyük felaketlerden biridir. Bu sebeple hukukun üstünlüğü anlayışı, yargının bağımsızlığına halel getirecek, tarafsızlığı konusunda toplumu şüpheye düşürecek her türlü tavır ve davranıştan kaçınmayı gerektirmektedir” dedi.
Muhterem İnce için bugün AYM`de yemin töreni düzenlendi. Törene, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı Mustafa Şentop da katıldı. Törenin açış konuşmasını AYM Başkanı Zühtü Arslan yaptı. Arslan, şunları söyledi:
“Bilindiği üzere, bireysel ve toplumsal hayatın en temel erdemi adalettir. Toplumun örgütlü hali olan devletlerin devamı da ancak adaletle mümkündür. Tam da bu nedenle tarih boyunca adalet, tüm dinlerin ve seküler ideolojilerin merkezi değeri olmuştur.
“ADALETSİZ VE HAKSIZ ŞEKİLDE HÜKMETMENİN AĞIR BİR VEBAL OLDUĞUNA DAİR KUVVETLİ BİR İNANIŞ VARDIR”
Nitekim Tevrat`a göre Hz. Musa, halkına, ‘Adaleti, yalnızca adaleti izleyeceksiniz` diye öğüt verir. Yeni Ahit`e göre Hz. İsa, kavmine, ‘Görünüşe göre yargılamayın, yargınız adil olsun` diye seslenir. Kuran-ı Kerim`e göre de ‘Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder`. Hiç kuşkusuz adaletin bu önemi, onu tecelli ettirmekle görevli hâkimlerin omuzlarına ağır bir yük yüklemektedir. Bu yüzden hemen her medeniyette adaletsiz ve haksız şekilde hükmetmenin ağır bir vebal olduğuna dair kuvvetli bir inanış vardır.
Sözgelimi Sadî Şirâzî, yaklaşık sekiz asır önce, hükmetmek ve adaleti tesis etmekle yükümlü olanları şöyle uyarmıştır: ‘Kulaktaki pamuğu çıkar, halka adaletini göster. Yoksa o büyük adalet günü açıkta kalırsın.` Aslında bu sözler, adaletin söylem değil eylem meselesi olduğunu, gerçekleşmesi ve gerçekleştiğinin de görülmesi gerektiğini bize bir kez daha hatırlatmaktadır.
“ADALETİ SAĞLAMANIN ÖN ŞARTININ YARGI BAĞIMSIZLIĞI VE TARAFSIZLIĞI OLDUĞUNU KENDİMİZE HATIRLATIYORUZ”
Anayasa Mahkemesi üyeleri olarak göreve başlarken Anayasa`yı ve temel hakları koruma görevimizi, ‘her türlü etki ve kaygıdan uzak olarak` yerine getireceğimize dair yemin ediyoruz. Böylece, daha göreve başlarken anayasal adaleti sağlamanın ön şartının yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı olduğunu kendimize hatırlatıyoruz. Korumayı taahhüt ettiğimiz Anayasa, bağımsızlık ve tarafsızlığı, yargının vazgeçilmez nitelikleri olarak kabul etmektedir.
Anayasa`nın 9. maddesine göre yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır. Mahkemelere ve hâkimlere ait olan bu yetki, başka herhangi bir kişiye veya organa devredilemez. Öte yandan Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtildiği üzere yargı bağımsızlığı, hâkimlere tanınan bir ayrıcalık değildir. Anayasa`yla sağlanan bu teminatın amacı, adaletin dolaylı dolaysız her türlü etki, baskı, yönlendirme ve kuşkudan uzak şekilde dağıtılacağı yolundaki güven ve inancı yerleştirmektir.
“YARGIYA YÖNELİK GÜVEN VE İNANCIN SARSILMASI, BİR DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNİN BAŞINA GELEBİLECEK EN BÜYÜK FELAKETLERDEN BİRİDİR”
Gerçekten de yargıya yönelik güven ve inancın sarsılması, bir demokratik hukuk devletinin başına gelebilecek en büyük felaketlerden biridir. Bu sebeple hukukun üstünlüğü anlayışı, yargının bağımsızlığına halel getirecek, tarafsızlığı konusunda toplumu şüpheye düşürecek her türlü tavır ve davranıştan kaçınmayı gerektirmektedir. Yargı bağımsızlığı, anayasal kimliği oluşturan kuvvetler ayrılığının da bir gereğidir. Yargının ve yargıcın bağımsız olmadığı yerde kuvvetler ayrılığından, kuvvetler ayrılığının olmadığı yerde de temel hak ve özgürlükleri güvenceye alan bir anayasanın varlığından söz etmek zordur. Zira anayasaların temel işlevi, kamu gücünün tek elde toplanmasını önlemek ve hukukun üstünlüğünü sağlamak suretiyle temel hak ve özgürlükleri güvence altına almaktır. Nitekim ünlü düşünür Spinoza, yaklaşık 350 yıl önce kaleme aldığı Teolojik-Politik İnceleme`de, devletin nihai amacının, güvenliği sağlamak suretiyle kişileri korkudan azade kılmak ve özgürlüğü korumak olduğunu belirtmiştir.
Anayasa Mahkemesi, varlık sebebi olan Anayasa`yı ve temel hak ve özgürlükleri koruma görevini en iyi şekilde ifa etmenin gayreti içindedir. Bugünkü tören vesilesiyle üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçen kendi yemin törenimi hatırladım. Anayasa Mahkemesi`nin kuruluşunun 50. yıl dönümüne denk gelmişti. Henüz bireysel başvuru başlamamış, hükümet sistemi değişmemişti. Aradan geçen 10 yıl, Anayasa Mahkemesi açısından yeniliklerin ve türlü zorlukların yaşandığı bir dönem olmuştur. Anayasa Mahkemesi`ne bir yandan bireysel başvuruları inceleme, diğer yandan da Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini denetleme görev ve yetkisinin verilmesi, anayasa yargısının alanını genişletmiş ve yeni sınamaları beraberinde getirmiştir. Bu süreçte yaşanan darbe girişimi ve Covid-19 salgını gibi olağanüstü durumlar, anayasa yargısı alanındaki değişim ve dönüşümü daha da sancılı bir boyuta taşımıştır. Tüm bu sebeplerle sanırım bu dönemi, Türk anayasa yargısının en uzun on yılı olarak nitelemek yanlış olmaz.
Bugün geldiğimiz noktada memnuniyetle ifade etmek isterim ki Anayasa Mahkemesi, olağanüstü güçlüklere rağmen paradigmatik dönüşümünü önemli ölçüde tamamlamış gerek norm denetiminde gerekse bireysel başvuruda hak eksenli bir yaklaşımla zengin bir içtihat oluşturmuştur. Anayasa Mahkemesi`nin hak eksenli yaklaşımla inşa ettiği bu içtihat birikimi, bir yandan hukuk düzeninin Anayasa ile uyumlu hâle gelmesini sağlamış, diğer yandan da temel hak ve özgürlüklerin koruma alanını genişleterek standartları yükseltmiştir.
“ANAYASA MAHKEMESİ`NİN GELECEĞİNE YÖNELİK BELKİ DE EN ÇETİN SINAMA, SÖZ KONUSU SÜREÇTE BENİMSENEN HAK EKSENLİ YAKLAŞIMIN KORUNMASI VE SÜRDÜRÜLMESİDİR”
Mahkememiz, bilhassa 10. yılını kutladığımız bireysel başvuruyla birlikte, yaşama hakkından ifade özgürlüğüne, adil yargılanma hakkından örgütlenme özgürlüğüne kadar tüm anayasal hak ve özgürlüklerin korunmasına yönelik önemli kararlar vermiş ve vermeye devam etmektedir. Anayasa Mahkemesi, bu süreçte her zaman demokratik hukuk düzeninin yanında olmuş, temel hak ve özgürlükleri korumak için yoğun bir uğraş vermiştir. Bunu yaparken de ne yargısal aktivizme ne de kendini sınırlama yoluna tevessül etmiştir. Mahkememiz, istikrarlı bir şekilde bir yandan Anayasa`nın çizdiği sınırları aşmadan, diğer yandan da kendisine tanınan anayasal ve yasal yetkileri kullanmaktan imtina etmeden görevlerini hakkıyla ve hassasiyetle yerine getirmenin çabası içinde olmuştur. Bu bağlamda Anayasa Mahkemesi`nin geleceğine yönelik belki de en çetin sınama, söz konusu süreçte benimsenen hak eksenli yaklaşımın korunması ve sürdürülmesidir. Anayasa yargısının varlık nedeninin anayasanın üstünlüğünü ve temel hakları korumak olduğu dikkate alındığında, hak eksenli yaklaşımın sürdürülmesinin ülkemizin ve insanımızın menfaatine olduğu izahtan varestedir. Bu vesileyle çok zor şartlara rağmen anayasa yargısında adeta bir başarı hikayesi yazan başkanvekillerimize, üyelerimize, raportörlerimize ve tüm mensuplarımıza yürekten şükranlarımı sunuyorum.
Malumları olduğu üzere yemin törenleri, mahkemenin kadıya mülk olmadığını hatırlatan anlardır. Şirâzî diyor ki ‘Asıl mutlu kişi, şöhretini ilmiyle adaletine borçludur. Gelen, gider; eken, biçer. İnsana iyi ya da kötü bir ad kalır geride`. Önemli olan, giderken şu kubbede hoş bir sadâ bırakabilmektir. Bunu yaparak üyelik süresini tamamlayan Hicabi Dursun`a, Anayasa Mahkemesi`ne yaptığı katkılardan dolayı teşekkür ediyor, bundan sonraki mesleki hayatında başarılar, özel hayatında da huzur ve mutluluk diliyorum. Ayrıca bu süreçte vefat eden emekli üyemiz Mustafa Yakupoğlu`na ve daha önce aramızdan ayrılan tüm mensuplarımıza Allah`tan rahmet, hayatta olanlara da sağlık ve afiyet diliyorum. Sözlerime son verirken ant içme törenimizi teşriflerinizden dolayı sizlere şükranlarımı sunuyor, sağlıklı ve huzurlu günler temenni ediyorum.”
Zühtü Arslan`ın konuşmasının ardından Muhterem İnce yemin etti. İnce`ye Başkan Arslan tarafından kisvesinin giydirilmesiyle tören sona erdi.
SON DAKİKA KARARIYLA BAZI GAZETECİLER TÖRENE ALINMADI
Muhterem İnce için düzenlenen yemin törenine katılacak gazetecilerin 6 gün öncesinden isim ve soy isimlerinin bildirilmesi istenmişti. İsmi bildirilmesine rağmen, ANKA Haber Ajansı`ndan töreni izleyecek muhabir bu sabah telefonla aranarak, törene Cumhurbaşkanı`nın da katılacağı için sadece Cumhurbaşkanlığı akreditasyonu olan kurumların töreni izlemesine izin verileceği bildirildi. Gazeteci Alican Uludağ da sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda, kendisinin de telefonla aranarak törene alınamayacağının bildirildiğini duyurdu.