Çanakkale’nin Kepez beldesi ile Ayvacık ilçesinde dün çıkan orman yangınları, rüzgârın da etkisiyle kısa sürede geniş bir alana yayıldı. Kepez’de tarım arazisinde başlayan ve ormanlık alana sıçrayan yangın, Dardanos ve Güzelyalı mevkilerine kadar ilerledi. Yangının yerleşim yerlerine yaklaşması üzerine bazı alanlar tedbir amaçlı tahliye edildi.
Yangının ardından Çanakkale Boğazı çift yönlü olarak gemi trafiğine kapatılırken, Çanakkale Havalimanı'nın pisti de akşam saatlerine kadar uçuşlara kapalı tutuldu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Dardanos Yerleşkesi, Jandarma Güzelyalı Kampı ve Çamlıbel Sitesi güvenlik gerekçesiyle boşaltıldı.
Bölgeye çok sayıda itfaiye aracı, orman işletme arazözü ve hava aracı sevk edildi. Orman Genel Müdürlüğü ve AFAD ekipleri yangına hem havadan hem karadan müdahaleye devam ediyor.
Çanakkale Valisi Ömer Toraman, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Çanakkale merkez Çınarlı yangınına karadan müdahale kesintisiz şekilde gece boyunca devam etti. Havanın aydınlanmasıyla birlikte 7 uçak ve 6 helikopterle havadan da etkili müdahale başlatıldı. Şu an için yerleşim yerleri için yakın bir tehlike bulunmamaktadır. Yangını kontrol altına almak için tüm ekipler sahada çalışıyor” ifadelerine yer verdi.
Ayvacık’taki yangın büyük ölçüde kontrol altında
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesi Gemedere mevkisinde dün çöplük alanda başlayarak ormanlık alana sıçrayan yangın ise büyük ölçüde kontrol altına alındı. Bölgede, Orman Bölge Müdürlüğüne bağlı ekipler çalışmalarını ikinci gününde sürdürüyor.
Arazözlerle yapılan soğutma ve kontrol çalışmaları devam ederken, yetkililer vatandaşları dikkatli olmaları konusunda uyardı.
Çamlıbel Sitesi’nde evleri yanan yurttaşlar ANKA Haber Ajansı’na konuştu.
"Yanan evlerimiz değil, hayallerimizdi"
Necla ve Bircem Öztürk çifti, oğullarının son anda evden kurtarıldığını söyledi ve gözyaşları içinde şunları söyledi:
“Ben burada değildim, oğlum buradaydı. Evden zor çıktı. Ben dışarıdan tabii geldim. İlçede çalışıyordum. Zor kaçmışlar. Zamanında müdahale olmadığını düşünüyorum. Erken müdahale olmadığını düşünüyorum. İnşallah bu yangınlar son olsun. Biz neredeyse 14-15 yıldır burada yaşıyoruz. Artık bu yangınlar son bulsun ve gerekli müdahaleler zamanında yapılsın. Yani yapılmasaydı belki de oğlumu kaybedecektim burada. Tek şu an tesellim bu ama bu kadar emek, bu kadar hatıra, bu kadar anı… Her şey kaybolunca yapacak bir şey yok. Vallahi görüyorsunuz, söyleyecek bir şey yok aslında. Yanan evlerimiz değil, hayallerimiz yandı. Ben emekliyim. İki senedir emekliyim. Söylenecek bir şey yok. Geçmiş olsun, Çanakkale’ye geçmiş olsun ama çok düşündürücü. O kadar kısa mesafeyi burası 4 dakikada almış. Benim oğlum oradaydı. Biz evde yoktuk. Bir dakika geç kalsak ben şimdi evlat acısıyla — tek oğlum var zaten — onu yaşayacaktım. Şükürler olsun cana gelmedi, mala gelsin. Söyleyecek de başka bir şey yok”
"Yangın geldiğinde kaçacak yer kalmadı"
Yangının başladığı ana yakından şahitlik eden Adnan Dere, yaşadıkları paniği ve korkuyu anlattı. Kaçacak yer bulamadıklarını ifade eden Dere, “Öğle saatlerinde komşularla beraber oturuyorduk burada, sohbet edip bir şeyler, kahve falan içiyorduk. Sonra bir anda kül ve duman kokusu sardı etrafı. Dedik herhalde yine bir yerler yanıyor, yani yakın bir yerlerde yangın var diye. Sonra bakınca şu bölgeden yukarıdan dumanların geldiğini görünce şu ileriye doğru bir 50-60 adım ileriye yürüdüm. Neresi yanıyor diye merak ettik tabii. Sonra oraya koşup bakınca yukarıdan, bize çok yakın bir yerden, çok büyük bir alev topunun bize doğru rüzgârla beraber geldiğini fark edince ben oradan koşarak bağırdım herkese: 'Kaçın, yangın geliyor!' diye. O esnada herkes tabii panik oldu. Herkes bir yere dağıldı, çil yavrusu gibi. Burada yaş ortalaması çok yüksek; insanlar da emeklilerin olduğu bir yer burası. Oturuyor insanlar, hastalar falan var. 'Arabaları mı alsak, içeriden değerli bir şey mi alsak?' demeye fırsat kalmadı. Ben kızımı tuttum kolundan, arabaya bindik. Arabayı aldım, sitenin kapısına doğru ilerleyip sitenin kapısına bıraktım. Tekrar indiğimde burası komple yanmıştı” diye konuştu.
Dere, yangına dair şunları aktardı:
“Biz Dardanos mevkiine doğru kaçmayı düşündük ama bir koldan oradan aşağıya iniyordu. Yani Güzelyalı’yla jandarma kapısının bittiği yerde de bir kol olunca biz o iki kolun arasına kaldık arabayla. Hatta o esnada helikopterden aşağıya inen sular komple arabanın üzerine indi. Ondan sonra orayı kapatmışlardı. 'Yanıyor' diye ama ben artık bu tarafa kaçmaktan korktuğum için Çanakkale istikametine, Dardanos mevkisine kaçtık. Oradaki alev topunu bizim buradan görmemizle alevlerin buraya gelmesi, saniyeler içerisinde olan bir olaydı. Yangının ortasında kaldık. Yani geldi geçti.”
"Sıfır arabalar bile yanıp kül oldu"
Site içerisinde bulunan araçların çoğunun sıfır olduğunu, daha hiç kullanılmadığını ifade eden emekli öğretmen Nurşen Köker, “Bizim evimizde fazla bir zarar yok. Bir cam patlamış, çiçeklerim gitmiş. Ama öbür taraflar çok yanmış. Orası çok yanmış. Yani bu sene oturulmaz herhalde burada. Bu manzaranın içinde oturulmaz. Herkesin morali bozuk. Ne yapalım? Allah beterinden saklasın. Senelerdir çalıştık. Yatırımımızı buraya yaptık. Ama işte böyle. Hiç parana puluna güvenmeyeceksin. Allah yardım etti de kurtulduk. Herkes toplandı araçlarla ama çıkamadılar. Buradan kaçamayınca, o taraftan da alev gelince arabaları burada bırakıyorlar. Buradan, delikliğin içinden, aşağıdan kaçmışlar. Bu araçlar burada olduğu için yanmış. Kendileri kurtulmuşlar ama arabaları yanmış. Hatta birkaç araba sıfırdı, daha yeni alınmıştı. Daha kullanılmamıştı. Yakanlar… Cehennem ateşinde yansın inşallah. Cehennem ateşinde yansın. Bence bilerek yakıldı. Bazı kişiler o şekilde düşünüyor. Hiç durmadan Çanakkale’de yangın mı olur? Her gün yangın, her gün. Çanakkale’nin insanı zaten bilinçli bir insan. Çıkar mı her gün yangın? Çıkmaz. Bak her taraf ormandan gitti. Deniz manzaralı tarlalar kaldı şimdi. Ben öyle düşünüyorum” ifadelerini kullandı.