CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer, AFAD`ın 23 Kasım`daki Gölyaka depreminin ardından hazırladığı etki analizi raporunu değerlendirdi. Taşcıer; “Bir çadırın takibini dahi yapmaktan aciz bu kurum mu afet sonrası müdahale edip vatandaşın yardımına koşacak? Bir takip sistemi nasıl olur da bunca uyarılara rağmen yıllardır düzeltilmez? Demek ki kasıt var, buna hata ya da eksiklik demek mümkün değil. AFAD`da kurulan bir usulsüzlük düzeni vardır ve Erdoğan da bu kurumun bütçesini ikinci örtülü ödeneği olarak kullanmaktadır” açıklamasını yaptı.
CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer; 23 Kasım`da Düzce`nin Gölyaka ilçesinde meydana gelen 5,9 büyüklüğündeki depremin ardından, İçişleri Bakanlığı`na sağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı`nın (AFAD) afet sonrası müdahale ile ilgili hazırladığı etki analizi raporundaki bulguları değerlendirdi. Taşcıer`in bugünkü yazılı açıklaması şöyle:
“RAPOR, TESPİTLERİMİN NE DENLİ DOĞRU OLDUĞUNU GÖSTERİYOR”
“Geçtiğimiz ay yaptığım açıklamada AFAD`ın tam manasıyla çiftlik gibi yönetildiğini, Erdoğan`ın ikinci örtülü ödeneği olarak kullanıldığını belirtmiştim. Düzce depremi sonrası ortaya çıkan rapor, tespitlerimin ne denli doğru olduğunu gösteriyor.
Afete müdahale için kâğıt üzerinde yazan koordinasyon sisteminin kurulamadığı, ekiplerin başına bir sorumlu görevlendirmekten bile aciz olunduğu, belki de en kritik konulardan biri olan afet toplanma alanının bile doğru düzgün belirlenemediği, koordinasyon kurulunun bile toplandığı yerin zafiyet yarattığı, afet nakliye grubunun bile iki gün sonra kente ulaştığı AFAD`ın iç raporunda görülebiliyor. Daha da vahimi, çadırlar konusundaki başıboşluğun yıllardan bu yana sürdüğünü görüyoruz.
“AFAD`IN BİR KÜÇÜK BÜFENİN BİLE YÖNETİLMEYECEĞİ TARZDA İDARE EDİLDİĞİ ORTAYA ÇIKMIŞTI”
2017 yılındaki Sayıştay raporunda denetçiler çok kritik ve skandal tespitlerde bulunmuşlardı. AFAD`ın bir mahalledeki küçük büfenin bile yönetilmeyeceği tarzda idare edildiği ortaya çıkmıştı. O raporda, lojistik depolar ve geçici barınma merkezlerindeki çadır, çadır içi malzemeler, battaniye, makineler, ocaklar, fırınlar, giyim malzemeleri, ayakkabılar gibi malzemelerin hiçbir şekilde kaydının tutulmadığı tespit edilmişti. Hatta UNICEF gibi kuruluşlardan yapılan bağışların kaydı ve bilgisinin tutulmadığı, uluslararası yardım ve insani yardım hesaplarından karşılanan yabancı ülkelere gönderilmek üzere alınan, bekletilen ve gönderilen malzemelerin kaydının tutulmadığı da tespit edilmişti.
Denetçiler ayrıca kritik bir bulguya daha ulaşmıştı. Yardım malzemelerinin dağıtımına ilişkin standart bir uygulamanın olmadığını, depoda bulunan, gelen ve çıkan yardım malzemelerine ilişkin kayıtların sistematik olmadığını belirtmişlerdi. Hatta açıkça şöyle demişlerdi, ‘Yardım malzemelerinin dağıtımının, depo sorumlusunun uygulama takdirine göre değiştiği anlaşılmıştır.`
Yani AFAD depolarında kaç çadır ve yardım malzemesi olduğunu bilmiyor, üstüne üstlük depo sorumluları bunları kafalarına göre dağıttığı için gerçekten ihtiyaç sahiplerine mi gitti, yolsuzluk mu oldu, hırsızlık mı oldu bilinemiyordu.
"ALTI AYDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK"
Düzce depreminden sonra sızan rapordan görüyoruz ki, aradan geçen altı yılda değişen bir şey yok. Raporda, ‘Çadırlara kabulde herhangi bir standart olmadığından, kalanların listesi ancak birkaç gün sonra hazırlanabilmiştir` ve ‘Çadır dağıtımında teslim muhtarlara yapıldığından bireysel takip sağlanamamıştır` ifadeleri yer alıyor.
"MİLLETİN CANI KİMLERE EMANET"
Bu tam anlamıyla bir skandaldır. Milletin canı kimlere emanet. Uzmanlar Marmara`da büyük bir depremin kaçınılmaz olarak gerçekleşeceğini söylüyorlar. Bir çadırın takibini dahi yapmaktan aciz bu kurum mu afet sonrası müdahale edip vatandaşın yardımına koşacak? Bir takip sistemi nasıl olur da bunca uyarılara rağmen yıllardır düzeltilmez? Demek ki kasıt var, buna hata ya da eksiklik demek mümkün değil. AFAD`da kurulan bir usulsüzlük düzeni vardır ve Erdoğan da bu kurumun bütçesini ikinci örtülü ödeneği olarak kullanmaktadır. Allah ülkemizi afetlerden ve özellikle AKP döneminde afet gerçekleşmesinden korusun.”