İşçiler, emekliler, gençler, köylüler başta olmak üzere toplumun pek çok kesimi sıkıntılarını paylaşmak için sokağa çıkıyor. Son günlerde atanamayan ya da mülakat mağduru olan öğretmenler, özel sektör öğretmenleri art arda eylem yapıyor. Öğretmenler eylemlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin başta olmak üzere yetkililere sesleniyor ve "Hayallerimiz suya düştü... Bu öğretmenler gerçekten vatanına aşık olan, ülkenin her yerinde çalışmaya hazır olan, öğrencilerin gönlüne dokunmaya çalışan, derece sahibi, liyakat sahibi öğretmenler, lütfen seslerini duyun. Adil bir kontenjan istiyoruz. Bizim yerimiz burası değil, burayı hak etmiyoruz. Bir an önce öğrencilerimize kavuşmak istiyoruz" diyor.
Yaşadıkları sorunlara çözüm bekleyen öğretmenler seslerini meydanlardan duyurmaya çalışıyor. Geçtiğimiz hafta Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, özel sektörde çalışan öğretmenlerin mağduriyetlerini ve taleplerini iktidara duyurmak amacıyla İstanbul'dan Ankara’ya yürüyüş düzenledi. Aldıkları KPSS puanlarına göre atanabilecek sıralamadayken, mülakat sonucuyla kontenjana giremediklerini ve mülakatlarda adaletsiz puanlamaların, şehir bazlı kayırmaların olduğunu söyleyen "atanamayan" ya da “mülakat mağduru öğretmenler” de eylemlerini aralıklarla sürdürüyor.
Geçtiğimiz Nisan ayında Milli Eğitim Bakanlığı’nın 15 bin yeni öğretmen ataması için açıkladığı kontenjan sayıları ise yeni bir mağduriyete neden oldu. KPSS’den aldıkları puanlara rağmen kontenjanların geçtiğimiz senelerin çok altında tutulması nedeniyle atama hakkı elde edemediklerini belirten öğretmenler, adil branş dağılımlı ek atama yapılması talebiyle İstanbul Milli Eğitim İl Müdürlüğü önünde eylem gerçekleştirdi. Açıklanan branş ve kontenjan dağılımına göre, 4 bin 378 kontenjanla Sınıf öğretmenliği, 3 bin 87 kontenjanla Özel Eğitim öğretmenliği, bin 802 kontenjanla Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği, bin 321 kontenjanla Okul Öncesi öğretmenliği ve 757 kontenjanla İngilizce öğretmenliği en fazla atama yapılacak ilk 5 branş olurken, Tarih (28), Türk Dili ve Edebiyatı (29), Kimya (49), Coğrafya (32) en büyük düşüşün gerçekleştiği branşlar arasında yer aldı. En yüksek kontenjanın açıldığı branşların kontenjanları geçen seneye göre de artış gösterirken Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı, Kimya, Coğrafya gibi branşların kontenjanları geçen seneye göre olduğu gibi, son 22 yılın ortalamasının da çok altında kaldı.
Öğretmenler eylemlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin başta olmak üzere yetkililere sesleniyor ve "Söz konusu vatan, bu öğretmenler gerçekten vatanına aşık olan, ülkenin her yerinde çalışmaya hazır olan, öğrencilerin gönlüne dokunmaya çalışan, inşa etmeye çalışan öğretmenler, derece sahibi öğretmenler, liyakat sahibi öğretmenler lütfen sesini duyun. Adil bir kontenjan istiyoruz. Bizim yerimiz burası değil, burayı hak etmiyoruz. Bir an önce öğrencilerimize kavuşmak istiyoruz" diyor.
Atanamayan o öğretmenlerden bazıları ise dertlerini ANKA’ya şöyle anlattı:
"Alanımda Türkiye 230’uncusuyum ve şu anda mülakata dahi giremiyorum 86 puanımla"
“Türk dili ve edebiyatı öğretmeniyim. Alanımda 35 bin kişinin arasında derece yapmış bir öğretmenim.. Eylül ayında okuluma giderim hayalleri kuruyordum... Sınavlara çalışırken hep bir önceki yılı esas alarak çalıştık. 2023-2024 öğretmen atamasında alanımızdan 796 kişi, 2022 atamasında bin 840 kişi alındı. Ben alanımda Türkiye 230’uncusuyum ve şu anda mülakata dahi giremiyorum 86 puanımla. İlçe milli eğitim müdürü, Türkçe ve Edebiyat olarak başvurduğum ücretli öğretmenlik için beni Müzik öğretmenliği için arıyorlar. Diyorum ki, ‘Hocam yapamam. Ben nasıl Müzik öğretmenliği yapayım’. ‘Hocam lütfen gel, harçlığın çıkar’ diyerek beni bu şekilde ücretli öğretmenliğe davet edenler oldu. Ben böyle istemiyorum. Ben, aidiyet sorunu yaşamadan, derecemle okuluma kavuşmak istiyorum. Hakkımın dilencisi olmak istemiyorum.
"Gençler çocuk yapmıyor değil, gençler çocuk yapamıyor"
Aile yılı deniliyor. ‘Gençler evlenmiyor, gençler çocuk yapmıyor’ deniliyor ya; 5 yıllık evliyim ve şu anda kendi hayatımın bile sorumluluğunu alamadığım için çocuk fikri düşünemiyorum. Gençler çocuk yapmıyor değil, gençler çocuk yapamıyor. Gençler evlenmiyor değil, gençler evlenemiyor. Bizler artık derecelerimizle atanmak istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanım, lütfen bu mağduriyetimizi görün ve adil branş dağılımını, ek atamayı lütfen bize verin.”
"Bütün emeklerimiz, hayallerimiz suya düştü"
“2024 KPSS'de kontenjan mağduriyeti yaşayan öğretmenlerden biriyim. Alanımda 35 bin kişi sınava girdi. Ben 650 gibi bir sıralama yaptım, 84 puan aldım. 84 puanla normal şartlarda, diğer yıllara göre, atanmam gerekiyordu ancak atanamadım. Şu an bir okulda ders ücretli öğretmenlik yapıyorum ve 84 puanla geçen ay hesabıma yatan para 17 bin lira. Ciddi manada bir mağduriyet var. Biz bu puanlarla neden bu kadar mağduriyet yaşıyoruz bilmiyorum. Çünkü biz son 22 yıla baktık. Dedik ki, son 22 yıl içerisindeki sayılara bakılırsa biz bu puanlarla atanıyoruz. Bize önceden bildirimiş olsaydı, tamam diyecektik, ona göre hazırlığımızı yapacaktık. Ama kontenjan açıklandı, Edebiyata verilen kontenjan 29. Dolayısıyla bütün emeklerimiz, hayallerimiz suya düştü. Biz, alın teri kurumadan emeğinin hakkı verilen bir mededniyetin, bir inancın mensupları değil miyiz? 9 ay biz bekletildik ve 9 ay boyunca atanacağız, acaba neresi olacak? Hangi çocuklarla karşılaşacağız diye hayaller kurarken şu an ciddi manada mağduriyet yaşıyoruz”
"Sesimiz bir an önce duyulur da bu mağduriyet giderilir"
“Türkiye 134’üncüsü oldum branşımda, Kimya öğretmeniyim. Kaymalarla beraber 122’inci sıradayım. Son 2 yıldır branşımda 450-500 bandında bir atama olurken, hatta 22 yıldır 200-300 bandında olurken bu yıl, 49 sayısıyla karşı karşıya kaldık. Bizler kesin gözüyle bakıyorduk atanmak için. Bundan dolayı da tekrardan bir sınava hazırlık gereksinimi duymamıştık. 7 aylık bir bekleyiş sürecinden sonra sayılar açıklandığında, kağıdı tekrar tekrar bakma gereksinimi duyduk. Hani, bir yanlışlık olmalı (diye). Çünkü son yirmi 22 yıldır hiç böyle bir durumla karşı karşıya kalmamıştık. Bizim için büyük bir hayal kırıklığı oldu açıkçası. CİMER etkinliklerimiz oldu mağduriyetimizi anlatacak, resmi ziyaretler de gerçekleştirdik. Ama sürecin sonu nereye varır bilmiyoruz açıkçası. Ümit ediyoruz ki sesimiz bir an önce duyulur da bu mağduriyet giderilir”
KPSS’de branşında Türkiye 67’incisi olan Türk Dili ve Edebiyatı branşından bir öğretmenin ablası:
"(Kardeşim) çok güzel bir derece yaptı. Bununla çok gurur duyduk, bayramımız oldu, ama..."
“Ben bir ablayım.Kardeşimin ne kadar çok emek verdiğini biliyorum. Onun için çok üzülüyorum gerçekten ve bütün bu gençlere de çok üzülüyorum. (Kardeşim) çok güzel bir derece yaptı. Bununla çok gurur duyduk, bayramımız oldu. Ama 18 Nisan’da tamamen yıkım oldu bu gençlere. Gerçekten çok üzgünüz. Aileler olarak çok üzgünüz. Gelecekle ilgili hayalleri kırıldı, hissediyoruz. İnşallah devlet büyüklerimiz bunu telafi eder”
"Sayın Cumhurbaşkanıma sormak istiyorum, ustalık dönemi eseri 15 bin olabilir mi?"
“Bugün burada bulunan öğretmen meslektaşlarım Türkiye derecesi yapmasına rağmen, adaletsiz branş dağılımı sonucu mağdur edilen arkadaşlar, ben de onlardan birisiyim. Son 22 yılda hiçbir zaman asli atama olarak 15 bin atama verilmedi. Öncelikle Sayın Cumhurbaşkanıma sormak istiyorum, ustalık dönemi eseri 15 bin olabilir mi? Daha önce 40 bin, 55 bin atama yapılırken şu an 15 bini buradaki öğretmenler hak etmiyor. Bu yıl 86 bin ihtiyacı vardı. Önümüzde iki yıl akademi süreci var, 2026’nın sonuna kadar atama olmayacak. Bu yüz bin norm ihtiyacı demek... Sadece Urfa'da, sadece İstanbul'un diyelim ki Avrupa yakasında 100 tane Edebiyat öğretmeni ihtiyacı var.
"Bu kul hakkına girmek değil midir?"
Türkiye genelini söylemiyorum. Ama maalesef ki Sayın Yusuf Tekin ya da yetkililer bu kadar Edebiyat öğretmeni ihtiyacı olmasına rağmen (35 bin kişi içerisinde) 30’uncuyu, 40’ıncıyı atamıyor. Bu kul hakkına girmek değil midir? Bu yetkililer nasıl uyuyabiliyor? Vicdanları hiç mi sızlamıyor? Niye çözüm bulunmuyor? Ben burada Sayın Devlet Bahçeli'ye de seslenmek istiyorum. Sayın Devlet Bahçeli, söz konusu vatan, bu öğretmenler gerçekten vatanına aşık olan, ülkenin her yerinde çalışmaya hazır olan, öğrencilerin gönlüne dokunmaya çalışan, inşa etmeye çalışan öğretmenler, derece sahibi öğretmenler, liyakat sahibi öğretmenler lütfen sesini duyun. Adil bir kontenjan istiyoruz. Bizim yerimiz burası değil, burayı hak etmiyoruz. Bir an önce öğrencilerimize kavuşmak istiyoruz. Biliyoruz ki yani norm fazlası var diye algı yapılıyor da, gerçekten ihtiyaç var. Ücretli öğretmen (ile) gitmez. Türkiye Yüzyılı hedeflerini belirliyorsanız, bu şekilde gitmez. Öğretmen onların mimarı olur. Öğretmen olmadan ülkeler ayakta duramaz. O yüzden öğretmenin sesini duymaları lazım. Çözüm bulmalarını istiyoruz”