%20(550%20x%20367).jpg)
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ve Meral Seçer, Mersin Cemevi tarafından düzenlenen ‘25. Aşure Programı’na katıldı. Başkan Seçer ve Meral Seçer, Alevi canların en kutsal aylarından Yas-ı Matem Muharrem Ayı’ndaki geleneksel aşure programında yurttaşlarla bir araya geldi. Başkan Seçer konuşmasında, Muharrem Ayı’nda tutulan oruçların Hak katında kabul olmasını diledi.
%20(550%20x%20367).jpg)
Mersin Cemevi’nde düzenlenen Aşure Programı’na Başkan Seçer ve Meral Seçer’in yanı sıra; Mersin Valisi Atilla Toros, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Mersin Milletvekili Gülcan Kış, Mersin Cemevi Başkanı Pir Hasan Kılavuz Dede, kent protokolü, Meclis üyeleri, siyasi partilerin il ve ilçe başkanları, oda, dernek ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, inanç önderleri ile çok sayıda yurttaş katıldı.
Program; Mersin Cemevi İnanç Kurulu Başkanı Erdoğan Sevin Dede tarafından aşure lokma gülbenginin okunmasıyla başladı. Okunan gülbengin ardından Sanatçı Ercem Şahan ve Mersin Cemevi Korosu dinletisini gerçekleştirdi ve semahlar dönüldü.
%20(550%20x%20367).jpg)
Başkan Seçer: “Aşure, bu topraklarda birlikte yaşamanın en güzel simgesidir”
Programda konuşan Başkan Seçer, amacın sadece lokma paylaşmak olmadığını belirterek, “Bugün burada bir inancı, bir geleneği, bir hak arayışını; birlikte yaşamanın, birlikte mücadelenin, birlikte var olmanın anlamını paylaşmak için bir aradayız. Aşure, farklı tatların bir araya gelip tek bir lezzete dönüşmesidir. Bu topraklarda birlikte yaşamanın en güzel simgesidir. Tıpkı, her inançtan, her kimlikten, her yaşam biçiminden insanın yan yana geldiği, ortak geleceğe birlikte yürüdüğü bir kent olan güzel şehrimiz Mersin gibi” dedi.
%20(550%20x%20367).jpg)
“Kerbala’yı anmak sadece matem tutmak değil, haksızlığın karşısında susmamaktır”
Seçer, Muharrem Ayı’nın bir yas ayı olduğunu ve Kerbela’nın sadece İslam tarihinin değil, insanlık tarihinin de en ağır sınavlarından biri olduğunu sözlerine ekledi. Hz. Hüseyin ve yoldaşlarının Kerbela’da verdiği mücadelenin sadece bir inancın değil, adalet arayan tüm insanlığın ortak mirası olduğunu ifade eden Seçer, “Onlar zulme karşı baş eğmediler. Kerbela’yı anmak, sadece matem tutmak değildir. Aynı zamanda adaletsizliğe karşı çıkmak, haksızlığın karşısında susmamaktır. Bu duruş, yüzyıllar boyunca Hacı Bektaş-ı Veli’nin öğütleriyle, Pir Sultan’ın dizeleriyle halkın vicdanında yaşamaya devam etti. Biz de bugün, bu vicdanın bir parçası olarak adaletten ve hakkaniyetten yana tavır alıyoruz” diye belirtti.
%20(550%20x%20367).jpg)
“İnsanların yargıya güven duyduğu bir düzen, barışın ve huzurun en sağlam zeminidir”
Seçer, adalet duygusunun toplum nezdinde zedelenmesinin, hukukun siyasetten etkilenmesinin, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına gölge düşürecek kararlar alınmasının toplumun vicdanında derin bir rahatsızlığa yol açtığını ifade ederek, “Eğer bu ülkede kalıcı toplumsal barışı ve huzuru inşa edeceksek; bunu ancak adalete, hukukun üstünlüğüne ve ortak değerlerimize hep birlikte sahip çıkarak başarabiliriz. İnsanların eşit yurttaşlar olarak kendini güvende hissettiği, yargıya güven duyduğu bir düzen, barışın ve huzurun en sağlam zeminidir. Milletimizin beklentisi de ayrım gözetmeksizin herkes için adalet, eşitlik ve kardeşliğin hakim olduğu bir Türkiye’dir” dedi.
%20(550%20x%20367).jpg)
“Barışı savunmak; aynı zamanda adaleti, eşitliği ve huzuru savunmaktır”
“Şiddetin karşısında, barışın ve diyaloğun yanında olduk” diyerek konuşmasını sürdüren Seçer, her zaman barışçıl çözümleri savunduklarını, bugün de aynı duruşu sergilediklerini kaydederek, şunları söyledi:
“Türkiye, silahların bırakılmasıyla birlikte, yıllardır süren çatışmalı dönemi geride bırakma yönünde önemli bir adım atmıştır. Bu sürecin başarılı olabilmesi; ülkemizin üniter yapısını, ortak vatandaşlık hukukunu ve toplumsal bütünlüğünü koruyarak, milletimizin her ferdini kapsayan bir anlayışla yürütülmesine bağlıdır. Barışı savunmak; aynı zamanda adaleti, eşitliği ve huzuru savunmaktır. Bu nedenle sürecin; hiçbir kesimi dışlamadan, halkın gözü önünde ve Meclis çatısı altında, açık ve şeffaf biçimde yürütülmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu tarihi fırsatı; ayrışmadan ortak bir gelecek inşa etmek için değerlendirmeliyiz. Çünkü bu topraklarda barışı kuracak olan da kardeşliği büyütecek olan da sizlersiniz.”
%20(550%20x%20367).jpg)
“Devletin dini adaletse, bizim hizmetlerimizin pusulası da eşitliktir”
Mersin’in kadim inançların ve kadim halkların yurdu olduğunu ifade eden Seçer, kente hizmet ederken hiçbir yurttaşın kimliğini, inancını sorgulamadıklarını belirterek, “‘Sen kimsin?’ diye sormadık. ‘Ne istiyorsun? Neye ihtiyacın var?’ diye sorduk. Bizim anlayışımızda; her insan eşittir. Her yurttaşımız kıymetlidir, başımızın da tacıdır. Devletin dini adaletse, bizim hizmetlerimizin pusulası da eşitliktir. Belediyecilik sadece yol yapmak, bina dikmek değil; milletin gönlüne girmek, dertleriyle dertlenmek, mutluluğunu paylaşmak ve ihtiyacı olduğunda onun yanında olmaktır. Aynı zamanda toplumsal barışı, huzuru ve kardeşliği güçlendirmektir. Ayrıştıran değil, birleştiren olmaktır” dedi. Mersin gibi kozmopolit yapıya sahip bir kentte her yurttaşın kıymetli olduğunu bildiklerini ifade eden Seçer, hangi inançtan, hangi kültürden, hangi anlayıştan olduğuna bakmadan; herkesi kucaklamaya ve yanlarında olmaya devam edeceklerini de kaydetti.
%20(550%20x%20366).jpg)
“Aşure; hakka, hukuka ve kardeşliğe yapılan bir çağrıdır”
Seçer, aşurenin, çağrı niteliğinde bir özelliğinin de olduğuna vurgu yaparak, “Hakka, hukuka ve kardeşliğe yapılan bir çağrıdır. Mersin, huzurun ve kardeşliğin kentidir ve burada herkesin katkısı büyüktür. Canı yürekten inanıyorum ki hep birlikte Mersin’de sağladığımız huzur ve kardeşlik ortamı; ülkemizin her yanında hakim olacaktır. Bu topraklarda Hz. Ali’nin hakkaniyet anlayışı, Hz. Hüseyin’in adalet mirası, Pir Sultan’ın direnişi, Hacı Bektaş’ın sevgisi yaşamaya devam etsin. Birliğimiz ve beraberliğimiz daim olsun” dedi.
%20(550%20x%20367).jpg)
Vali Toros: “Kerbela; mazlumun, mağdurun ve masumun tarafında durmanın en gür haykırışıdır”
Mersin Valisi Atilla Toros, Muharrem Ayı’nın maneviyatında bir arada olmaktan ve aynı lokmayı paylaşmaktan onur duyduğunu ifade ederek, “Bugün bizi bir araya getiren sevgimizin samimiyeti, acımızın ortaklığıdır. Muharrem Ayı takvimlerin gösterdiğinden çok daha fazlasını taşıyan manevi yükü ağır, anlamı derin bir zaman dilimidir. Kerbela zulme karşı susmayanların, adaleti ayakta tutanların ve son nefesine kadar haktan ayrılmayanların onurlu kıyamı; mazlumun, mağdurun ve masumun tarafında durmanın en gür haykırışıdır” dedi.
%20(550%20x%20367).jpg)
Kılavuz: “Kerbela olayı tarihsel bir haklılığa yaslanmış bir eğimdir”
Mersin Cemevi Başkanı Pir Hasan Kılavuz Dede, aşurenin Alevi-Bektaşi inancının bin yıldan beri değişmeyen geleneği olduğunu söyleyerek, “Aşure, Muharrem Ayı’nın sonundaki kurtuluşu simgeler. Muharrem deyince akla Kerbala, Kerbela deyince akla Hz. Hüseyin gelir. Kerbela olayı tarihsel bir haklılığa yaslanmış bir eğimdir. Kerbela büyük bir acının adı; iyi ile kötünün, zalim ile mazlumun, karanlık ile aydınlığın hesaplaşmasıdır. Kerbela; insan olmanın bilinci, bir duruş olarak güç karşısında eğilmemek ve ölümüne direnmektir” diye konuştu.
Konuşmaların ardından aşure dağıtımı ile devam eden program, UNESCO Yaşayan İnsan Hazinesi Ödüllü Âşık Dertli Divani’nin seslendirdiği deyişlerle sona erdi.
%20(550%20x%20367).jpg)