Okunma : 297
Tarih : 15.10.2025
E-Mail : mehmed.ok33@gmail.com
Mehmet OK
Komisyonlara Güven Yok…
Toplumun %79’u terörün tamam sona ermesini destekliyor.
Fakat Bu mücadele başarılı olmaz.” diyenlerin oranı %51
— Toplum Barış İstiyor Ama Güvenmiyor:
- Terörle Mücadelede Derin Çelişki
- Türkiye’nin onlarca yıldır mücadele ettiği terör sorunu, sadece güvenlik eksenli değil; aynı zamanda siyasal, toplumsal ve psikolojik bir mesele. Son dönemlerde yapılan kamuoyu araştırmaları, bu mücadelenin kamuoyundaki algısı açısından oldukça dikkat çekici sonuçlar ortaya koyuyor.
Verilere göre, toplumun %79’u terörün tamamen sona ermesini destekliyor. Bu oran, barışa ve huzura duyulan büyük özlemi yansıtıyor. Ancak aynı araştırmada, “Bu mücadele başarılı olamaz” diyenlerin oranı %51. Halk terörün bitmesini istiyor ama devletin bu konuda başarılı olacağına inancı zayıf.
Bu durum, toplumda barış arzusu ile yöntemlere olan güvensizlik arasındaki çelişkiyi gözler önüne seriyor. Vatandaşlar bir yandan huzur ortamının sağlanmasını isterken, diğer yandan bunun için izlenen yolların etkisiz veya inandırıcılıktan uzak olduğunu düşünüyor.
— Komisyonlara Güven Yok
- Devletin geçmişte kurduğu “Milli Birlik, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” gibi yapılar da halk nezdinde karşılık bulamamış görünüyor. Bu tür oluşumlar, toplumun geniş kesimleri tarafından etkisiz, yüzeysel ve siyasi vitrin projeleri olarak değerlendiriliyor.
— Güven Siyaseti ve Gerçek Barış
- Terörle mücadelede yalnızca operasyonel başarılar değil, aynı zamanda toplumsal destek, devletin inandırıcılığı ve yönetim süreçlerinin güvenilirliği de belirleyici rol oynar. Halkın büyük çoğunluğu terörün tamamen sona ermesini içtenlikle arzu ederken, süreci yöneten aktörlere ve uygulanan yöntemlere yönelik güven eksikliği, çözümün önündeki en büyük engel olarak öne çıkıyor.
Bu tablo, terörle mücadelenin sadece sahada yürütülen askeri operasyonlarla değil; aynı zamanda siyasi ve toplumsal meşruiyetle desteklenmiş bir stratejiyle yürütülmesi gerektiğini açıkça gösteriyor. Çünkü güven inşa edilmeden, kalıcı ve sürdürülebilir bir barış mümkün değil.
— Türkiye’nin Yeni Bir Yaklaşıma İhtiyacı Var
- Türkiye’nin bu kısır döngüden çıkabilmesi için, artık önceliğin sadece güvenlik politikalarında değil; adalet, hukuk ve güven siyaseti çerçevesinde yeniden tanımlanmış bir yaklaşıma kayması şart.
Bu da ancak şu ilkeler temelinde inşa edilebilir:
- Kapsayıcı,
- Şeffaf,
- Katılımcı,
- Ve demokratik bir zemin.
— Sadece Silahları Susturmak Yetmez
- Gerçek barış; yalnızca çatışmayı durdurmakla değil, karşılıklı güven duygusunu yeniden tesis etmekle mümkündür.
Yani yalnızca silahları susturmak değil, aynı zamanda gönülleri ikna etmek de bu sürecin ayrılmaz bir parçası olmalıdır.
— Barış, bir son değil; doğru yöntemlerle yürütülmesi gereken uzun soluklu bir süreçtir. Ve bu sürecin başarıya ulaşması, devlet ile toplum arasındaki güven köprüsünün yeniden kurulmasına bağlıdır.
— Barışa giden yol; umutla değil, güvenle örülür.
Bugün Türkiye’de halkın barışa olan umudu yüksek, ancak yönetime ve yöntemlere olan güven düşük.
Bu denge yeniden kurulmadan, terörle mücadelede kalıcı bir başarıdan söz etmek zor.