Okunma : 348
Tarih : 4.11.2025
E-Mail : mehmed.ok33@gmail.com
Mehmet OK
3 Y Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar….
— Bitmeyen Üçlü:
Yoksulluk, Yolsuzluk ve Yasaklar
Yıllar önce büyük bir umutla dile getirilen bir söz vardı:
“Yoksulluk, yolsuzluk ve yasakların son bulacağı.”
Bu ifade, sadece bir siyasi vaatten ibaret değildi; adil, özgür ve refah içinde bir toplumun simgesiydi.
Ancak aradan yıllar geçti, kuşaklar değişti, iktidarlar geldi geçti…
Ve o üç kelime, hâlâ hayatımızın tam ortasında duruyor.
Peki neden?
Neden bu vaat hâlâ gerçekleşmedi?
— Yoksulluk neden bitmedi?
Çünkü ekonomik model, üretim yerine tüketime dayandı.
Uzun yıllardır üretim ekonomisi yerine ithalata, inşaata ve tüketime dayalı bir büyüme tercih edildi.
Bu model kısa vadede rakamları süsledi, ama kalıcı refah yaratmadı.
- Gelir adaletsizliği giderek derinleşti.
Zengin daha zengin olurken, orta ve alt sınıflar kırılganlaştı.
Sosyal yardımlar geçici bir nefes sağladı ama köklü bir çözüm olmadı.
Üstelik eğitim ve istihdam politikaları da bu döngüyü kıramadı.
Kaliteli eğitim ve nitelikli iş imkânları yaygınlaşmadıkça, yoksulluk bir kader olmaya devam etti.
— Yolsuzluk neden bitmedi?
Çünkü denetim ve şeffaflık mekanizmaları yeterince güçlü değil.
Kurumlar bağımsız olamadığında, siyaset, bürokrasi ve sermaye iç içe geçiyor.
Bu da “hesap verilebilirlik” ilkesini zedeliyor.
Cezasızlık da bir başka sorun.
Yolsuzluk yapanların cezalandırılmadığı, hatta kimi zaman ödüllendirildiği bir düzende adalet duygusu yok oluyor.
Böylece yolsuzluk bireysel bir ahlak sorunu olmaktan çıkıp sistemik bir yönetim biçimine dönüşüyor.
Kısacası, hastalık kişisel değil, yapısal.
— Yasaklar neden bitmedi?
Çünkü ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğü hâlâ sınırlı.
Eleştiri, muhalefet ve farklı sesler “tehdit” olarak görülüyor.
Bu durum, toplumun nefes alanını daraltıyor.
Yargı bağımsızlığı ise tam anlamıyla tesis edilemedi.
Hukukun siyasetin gölgesinde kaldığı bir ülkede, “yasak” kültürü meşrulaşabiliyor.
Buna bir de korku ve kutuplaşma ortamı eklendiğinde, insanlar farklı düşüncelerini ifade etmekten çekiniyor.
Sonuçta yasaklar sadece yasalarda değil, insanların zihinlerinde ve davranışlarında da yer ediyor.
— Sonuç:
Sorun sistemde, çözüm toplumda
Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklar sadece hükümetlerin değil, tüm sistemin sorunu.
Bu zincirin kırılması için;
- Kurumsal bağımsızlık,
- Şeffaf yönetim,
- Adaletli gelir dağılımı,
- Gerçek ifade özgürlüğü
gerekiyor.
Ama bunlar yalnızca yukarıdan gelen iradeyle değil, aşağıdan gelen bilinçle mümkün olabilir.
Vatandaş, hak talep etmeyi, hesap sormayı ve denetlemeyi öğrendikçe, vaatler gerçek dönüşümlere evrilebilir.
Çünkü sorun, sadece “vaatte bulunanlarda” değil;
onları denetlemeyen, hesap sormayan, sessiz kalan toplumda da gizli.