(ANKARA) – Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, öğrencisi tarafından öldürülen akademisyen Ceren Damar adına düzenlenen “Ceren Damar Beşinci Bilim İnsanları Hukuk Sempozyumu"nda konuştu. Sağkan, "Türkiye`de maalesef iyi insan olmak zor. Kurallara uygun yaşamak zor. Çevreye hassasiyetli bir birey olmak zor. Haksızlığın önüne geçmek için çaba sarf etmek zor. Oysa çok kolayı var. Sadece yaşamaksa amaç, çok daha kolayı var. Gördüğünüz adaletsizliklere, haksızlıklara sesinizi çıkartmayarak da yaşayabilirsiniz. Ve emin olun, çok daha kolay olur. O yüzden iyi insan olmak zor" ifadelerini kullandı.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen "Ceren Damar Beşinci Bilim İnsanları Hukuk Sempozyumu”nda açılış konuşması yaptı. Sempozyumun diğer açılış konuşmacıları arasında Ceren Damar`ın babası Mustafa Damar, Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Nihat Solakoğlu, Çankaya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hadi Hakan Maraş yer aldı.
"Ceren Hoca anısına düzenlenen 5. sempozyumda sizlerle bir arada bulunmaktan çok büyük memnuniyet duyduğumu ifade ederek her birinizi Türkiye Barolar Birliği adına saygıyla selamlıyorum" diyen Sağkan, şöyle konuştu:
"2019 yılının Ocak ayıydı. Ceren Hoca`nın katlini öğrendiğimizde hepimizin içine çok büyük bir acı düşmüştü. Hiç unutmuyorum o günü. Neden bu kadar derinden etkilendiğimizi değerlendirdiğimizde aslında birçok unsurun altını çizebiliriz. Türkiye`de maalesef hemen hemen her gün yaşanan kadın cinayetlerinden duyduğumuz acı bunun çok önemli bir birleşimidir ya da çok genç yaşta birisinin katledilmesi hepimiz açısından ayrı bir acı unsurudur. Bir hukukçunun katledilmesinin tabii ki bizler nezdindeki ağırlığı, acısının ağırlığı muhakkak ki farklıdır. Ancak şunu gördüm ki, Ceren Hoca`nın katledilmesinden sonra yaşadığımız o ağır ızdırabın, acının altından çok daha önemli bir gerekçe yatıyor.
"Ceren Hoca iyi bir insan olduğu için ve bunu bize çok net hissettirdiği için daha farklı bir acı hissettik"
Türkiye`de maalesef iyi insan olmak zor. Kurallara uygun yaşamak zor. Çevreye hassasiyetli bir birey olmak zor. Haksızlığın önüne geçmek için çaba sarf etmek zor. Oysa çok kolayı var. Sadece yaşamaksa amaç, çok daha kolayı var. Gördüğünüz adaletsizliklere, haksızlıklara sesinizi çıkartmayarak da yaşayabilirsiniz. Ve emin olun, çok daha kolay olur. O yüzden iyi insan olmak zor. Belki de Ceren Hoca iyi bir insan olduğu için ve bunu bize çok net hissettirdiği için daha farklı bir acı hissettik. Hak etmeyeni ve hak edeni ayırmaya çalıştığı için, gözünü kapatmadığı için belki de çok daha ağır bir acı hissettik.
``Çok daha derinden hissettiğimiz bir acı yaşadık``
Dışarıdan bakıldığında belki sadece sizlerin hakkını savunuyor gibi görünüyor. Öyle değil mi? Kopya çekmeye çalışana müsaade etmemek, aslında diğer öğrencileri, yani hak ederek, hazırlanarak gelen öğrencilerin hakkını savunmaktır. Ama aslında sadece öyle değil. 85 milyonun hakkını savunuyordu. Çünkü Türkiye`nin en önemli ihtiyacı, herhalde hepimiz her geçen yıl daha da ağır şekilde hissediyoruz ki, iyi hukukçuların yetişmesidir. Ve iyi hukukçuların yetişmesi için de hak edenle hak etmeyeni ayırmamız gerekir. Çünkü adaletsizlikle yoğrulan bir yerden, adaletsizliğe ses çıkartılmayan bir ortamdan çıkacak, yetişecek nesillerin bu ülkede adalet dağıtmasını beklemek hayal. O nedenle çok kıymetliydi Ceren Hoca`nın tavrı. Koruduğu değerler çok önemliydi. İyi hukukçu yetiştirmekti koruduğu değer ve bu ülkedeki 85 milyon için, hepimiz için. O nedenle çok daha ağır, çok daha derinden hissettiğimiz bir acı yaşadık.
O dönem ben Ankara Barosu Başkanıydım. Ceren Hoca`nın kıymetli ailesiyle sürekli olarak görüştüm. Yargılamasını takip ettim. 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele ve Dayanışma Günü`nde 2020 yılında Ankara`da Ankara Barosu Ceren Damar Şenel Hatıra Ormanı`nı açtık. Tarım ve Orman Bakanlığı`nın ve Ankara Büyükşehir Belediyesi`nin çok ciddi katkılarıyla. Binlerce fidan ekildi oraya ve hepsi büyüyorlar. Çünkü iyi bakıyoruz o ormana. Ankara Barosu`nda staj yapan her bir meslektaşımız yemin törenine geldiklerinde, yani hukuka, ahlaka, mesleğin onuruna ve kurallarına uygun davranacaklarına namusları ve vicdanları üzerine yemin edip bu kutsal mesleğe başlarken, aynı zamanda kendi adlarına Ceren Hoca Hatıra Ormanı`nda dikilen fidanın sertifikasını alarak bu mesleğe başlıyorlar. Yani yok ettiklerini zannedenlere inat, her gün, her yıl onlarca, binlerce avukat Ceren Hoca adına dikilmiş fidan eşliğinde bu mesleğe başlıyor. İyi insan ve iyi bir hukukçu olsunlar diye bu farkındalığı yarattık.
"Kadına dönük şiddeti içselleştirmiş zihniyetin, kadın düşmanı söylemini aynı zamanda bu yargılamada gördük"
Yargılamasını izledik. Kadına dönük şiddeti içselleştirmiş zihniyetin, kadın düşmanı söylemini aynı zamanda bu yargılamada gördük. Bizler savunma hakkının temsilcileriyiz ve savunma hakkı en temel hak ve özgürlüklerin başında geliyor. O nedenle savunma hakkının sınırı bizler açısından çok ama çok geniş yorumlanır. Toplumu rahatsız edebilecek birçok şey bizim savunmalarımızda argüman olarak kullanılabilir. Bu öyledir. Ancak maddi gerçeğe ulaşılmasında hiçbir katkısı olmayan ve özellikle mağduru, müteveffanın itibarını zedeleme çabasını içeren ve hele hele ki kadın düşmanı bir söylemin herhalde savunma hakkı sınırları içerisinde değerlendirilmesi de en başta biz hukukçular olarak reddederiz.
Bu nedenle bugünkü sempozyumun kapanış oturumunun, savunma hakkının etkinliği olarak vurgulanması da bizler açısından ayrıca son derece mutluluk verici bir durumdur. Umut ediyorum ki konuşmacı olan baro başkanlarımızla sizler savunma hakkı, savunma hakkının sınırları ve etik değerleri de burada değerlendirme fırsatı bulacaksınız. Ben bu vesileyle iyi hukukçu yetiştirmeyi, eşitliği, adaleti önceleyen Ceren Hoca adına belki de onun isminin anılması için yapılabilecek en iyi işi, yani bir bilimsel konferansı hayata geçiren hem de bunu gelenekselleştiren üniversitemize sizlerin huzurunda şükranlarımı sunuyor, sempozyumun başarılı geçmesini temenni ediyorum."