15 Temmuz 2025 Salı


21:05   DENIZ YÜCEL: “MANAVGAT RÜŞVET KUMPASıNıN BAŞ AKTÖRÜ ENGIN TÜTER, CENGIZ COŞAR VE HÜSEYIN CEM GÜL KESIN IHRAÇ ISTEMIYLE DISIPLINE SEVK EDILDI”   14:04   AHMET ÖZER’E TAHLIYE KARARı... ALI MAHIR BAŞARıR: "KENT UZLAŞıSı’NDAN BELEDIYELERIMIZE ATANAN KAYYıMLAR DERHAL ÇEKILMELI"   10:01   ŞILE BELEDIYE BAŞKANı KABADAYı TUTUKLANDı...GÖKAN ZEYBEK: “MILLETIMIZ SANDıK GÜNÜ GELDIĞINDE IRADESINE DOKUNANLARA DERSINI VERECEK”   01:02   BAŞKAN SEÇER VE MERAL SEÇER, MERSIN CEMEVI TARAFıNDAN DÜZENLENEN AŞURE PROGRAMı’NA KATıLDı   20:08   BÜYÜKŞEHIR’IN ZAFER KUPASı’NDA 42 TAKıM ŞAMPIYONLUK İÇIN MÜCADELE VERECEK   20:06   ÖZGÜR ÇELIK: “MUĞLAK IFADELER ILE BELEDIYE BAŞKANı HAKKıNDA IŞLEM YAPıLAMAZ”   19:03   CHP’LI GÜLCAN KıŞ: ÇOCUKLARıMıZ BILIMLE DEĞIL, PROTOKOLLE BÜYÜYOR   18:49    TOROSLAR’ıN YAYLALARıNDA ZAFER KUPASı HEYECANı    18:19   CHP’NIN ADıYAMAN HALK BULUŞMASı... ÖZGÜR ÖZEL: "VATANDAŞıN YÜZDE 25’I ERDOĞAN’A INANıYOR, YÜZDE 75’I ÖZGÜR ÖZEL’E INANıYOR"   17:56   CHP GENEL BAŞKAN YARDıMCıSı BULUT: "TUTDERE, ADıYAMAN’ıN KADERINI DEĞIŞTIRMEYE GELMIŞTI, BUNA TAHAMMÜL EDEMEDILER"   17:40   MESKİ GENEL MÜDÜRÜ İRFAN KORKMAZ: “VATANDAŞLARıMıZDAN BU SÜREÇTE DAHA DUYARLı OLMALARıNı RICA EDIYORUZ”   17:37   İMAMOĞLU’NDAN, ADıYAMAN’DAKI ’’HALK BULUŞMASı"NA MEKTUP: "YARGıYı SIYASI SOPA HALINE GETIRENLER, GÜNÜ GELDIĞINDE HALKıN VICDANıNDA MAHKUM OLUR"   17:35   CHP GENEL BAŞKANı ÖZEL, EV HAPSINDE BULUNAN ADıYAMAN BELEDIYE BAŞKANı TUTDERE’YI ZIYARET ETTI: "AYAĞıNDAN EVE KELEPÇELENMESI TAM BIR AKıL TUTULMASı"   16:10   VELİ-DER’DEN LGS AÇıKLAMASı: "SONUÇLAR, KAYGıLARıMıZıN NE KADAR HAKLı OLDUĞUNU GÖSTERDI"   09:01   YENI DOĞAN BEBEKLERIN İLK HEDIYESI BÜYÜKŞEHIR’DEN   22:35   MALATYA’DA ON BINLERCE KIŞI SıCAK HAVAYA RAĞMEN MITING ALANıNı DOLDURDU... "BIR ŞEHRI KAZANMAK KOLAY HALKıN KALBINI KAZANMAK YÜREK ISTER, EKREM GIBI"   22:21   ÖZEL’DEN ERDOĞAN’A: "ARTıK YAŞLANDıN, YORULDUN, YÜZDE 29’LA SENI ORADA OTURTMAM"   09:33   ERDEMLI BELEDIYESI KURS MERKEZLERI’NDEN 2 LGS TÜRKIYE BIRINCISI   09:27   BÜYÜKŞEHIR ZABıTASı KALDıRıM VE YOL İŞGALLERINE GEÇIT VERMIYOR   09:18   MERSIN’DE KURUMLAR YEŞIL DÖNÜŞÜM İÇIN BULUŞTU  
 
     
   

Deniz Yücel: “Manavgat rüşvet kumpasının baş aktörü Engin Tüter, Cengiz Coşar ve Hüseyin Cem Gül kesin ihraç istemiyle disipline sevk edildi”


CHP Sözcüsü Deniz Yücel, “Manavgat’ta yaşanan süreçle ilgili olarak bu rüşvet kumpasının baş aktörü olan Engin Tüter, Cengiz Coşar ve Hüseyin Cem Gül’ün kesin ihraç istemiyle disipline sevkine karar verilmiş; soruşturmanın selameti açısından da belediye meclis grubundan yedi kişinin gözaltına alınması ve bu meclis üyesi listelerinin oluşturulmasında dahli olmaları nedeniyle Belediye Başkanımız Niyazi Nefi Kara ve önceki dönem Belediye Başkanımız Şükrü Sözen’in üyelikleri askıya alınmıştır. CHP’de yolsuzluğa izin verilmez, suça izin verilmez. Bir suç şüphesi görüldüğü takdirde buna ilk müdahale eden yine CHP olur” dedi.

 

Tarih : 14 Temmuz 2025 Pazartesi 21:05   Okunma : 461

CHP MYK, Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında parti genel merkezinde toplandı. CHP Sözcüsü Yücel, MYK sürerken toplantının gündemine ilişkin basın toplantısı düzenledi.

Yücel’in açıklamaları şöyle:

“15 Temmuz hain darbe girişiminin üzerinden dokuz yıl geçti. Devleti yönetenlerin Cumhuriyet değerlerinden ve hukuk çizgisinden uzaklaşması; Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK), yargıda, emniyette, milli eğitimde ve birçok kurumda yapılan atamalarda liyakati değil, mensubiyeti esas alması; bu ülkenin aydınları, gazetecileri, akademisyenleri, TSK’nin vatansever subayları kumpas davalarıyla bir bir Silivri zindanına gönderilirken alkış tutmaları; 252 vatandaşımızın canına mal olurken devletin kurumlarında ve toplumda onarılması güç tahribatlar yaratmıştır. Biz dokuz yıl önce nasıl ki darbenin karşısında demokrasiden yana durduysak bugün de aynı noktadayız, darbelerin karşısında demokrasiden yanayız. Allah bu millete bir kez daha 15 Temmuz yaşatmasın. 15 Temmuz şehitlerimizi rahmetle ve minnetle anıyorum, gazilerimize şükranlarımızı sunuyorum.  

“AKP iktidarını devam ettirmek üzerinden kurguladığı tiyatroda dün ‘ak’ dediğine bugün ‘kara’ diyor”

Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel ve CHP Grubu, dokuz yıl önce darbenin haberini alır almaz millet iradesinin tecelligahı olan TBMM’ye ilk gidenlerden ve darbeye karşı ilk direnenlerden olmuştur. Ancak bugün Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel’in genel başkanlığındaki CHP ve onun seçilmiş belediye başkanları bir yargı darbesiyle karşı karşıyadır. Millet iradesi gasbedilmekte, milletin seçtikleri yargı eliyle yok sayılmaktadır. Bugün AKP, sadece kendi iktidarını devam ettirmek üzerinden kurguladığı tiyatroda dün ‘ak’ dediğine bugün ‘kara’; dün ‘doğru’ dediğine bugün ‘yanlış’ diyor. 23 yıllık AKP iktidarı, yükselen toplumsal muhalefet karşısında büyük bir panik ve telaş içerisinde iktidarını korumanın yollarını arıyor. 19 Mart darbesine kalkışanlar, 15 buçuk milyonun Cumhurbaşkanı adayı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun, 15 belediye başkanımızın, yüzlerce bürokratın ve çalışma arkadaşlarının düzmece gerekçelerle cezaevine gönderilmesini bu millet sineye çeker zannettiler. Kendilerinde olmayan, kaybettikleri adalet duygusunu halk da unuttu, halk da kaybetti zannettiler. Her yeni operasyonda pes edeceğimizi, geri adım atacağımızı düşündüler. Hiçbir şey düşündükleri gibi olmayınca iyice şirazeyi kaçırdılar.

“Emeklilerin maaşlarının artması gerektiğini söylenince dalga geçerek kahkahalar atanları emeklilere şikâyet ediyoruz”

Bakın, AKP’nin gözü dönmüşlüğü karşısında hukuk nosyonuna sahip AKP’li yöneticiler bile adalet, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkından söz ediyorlar. AKP kendi içindeki karışıklıkları bastırmak ve itiraz edenleri susturmanın derdinde. Geçtiğimiz hafta, ‘Yüzsüzlüğün bu kadarı da olmaz’ dedirtecek iki olay, AKP içindeki ayrışmayı çok daha net bir şekilde gözler önüne serdi. İlk olay Meclis’te yaşandı. En düşük emekli maaşının arttırılmasına ilişkin Meclis Genel Kurulu görüşmelerine AKP’li milletvekillerinin kahkahaları damga vurdu. Meclis kürsüsünde emeklilere verilen sadaka gibi artışın yetersiz olduğu anlatılırken AKP sıralarından yükselen kahkahalar, iktidarın ve vekillerinin emeklinin derdini umursamadığını açıkça gösterdi. Ortaya çıkan bu içler acısı duruma, AKP'li Meclis Başkanvekili Bekir Bozdağ bile tahammül edemedi. ‘Kahvede, piknikte değiliz’ deyip kahkaha atan AKP’li vekilleri kibarca dışarıya davet etti. Rahat koltuklarında sadece kendine söyleneni yapan, millet iradesinin ne anlama geldiği hakkında bir fikirleri olduğundan şüphe duyduğumuz, emeklilerin maaşlarının artması gerektiğini söylenince dalga geçerek kahkahalar atan ve Meclis koltuklarını işgal edenleri emeklilere şikâyet ediyoruz. Milyonlarca emeklinin halinden anlamayan bu kendini bilmezlere inanıyoruz ki ilk sandıkta en sert cevabı önce emekliler verecek.

“Sarayın bizim söylediğimiz noktaya gelmesi çok geç kalınmış bir durum”

Bir diğer olay Bolu Kartalkaya faciasının baş sorumlusu Turizm Bakanı ile ilgili. Bildiğiniz gibi 36’sı çocuk 78 vatandaşımızın acı bir şekilde can verdiği o elim olayın yargılaması geçtiğimiz hafta başında başladı. Denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyerek 78 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan o bakanlığın başındaki şahıs, Trabzon Kültür Yolu Festivali’ne katılıp sahnelerde boy göstermiş. Azıcık vicdanı, azıcık sorumluluk duygusu olan bir kişinin asla yapmayacağı bu aymazlık, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral tarafından da eleştirildi. Bolu faciasının ardından sorumluluğunun farkında olmayan, bırakın acıyı paylaşmayı; acıya saygı duymayı bile beceremeyen bu kişinin bir gün dahi o koltukta oturmaması gerektiğini defalarca söylemiştik. Sarayın aylar sonra bizim söylediğimiz noktaya gelmesi, memnun edici ancak çok geç kalınmış bir durum. Bolu faciasının tüm sorumlularının yargı önünde hesap vermesi gerektiğini tekrarlıyor, Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel başta olmak üzere CHP olarak bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağımızın bir kez daha altını çiziyoruz. 

“Yusuf Tekin'in LGS’ye ilişkin acilen bir açıklama yapmasını bekliyoruz”

AKP'nin elini attığı her alanda hep bir haksızlık, hep bir hukuksuzluk var. Bundan bir ay kadar önce yapılan LGS 'de soruların sınav devam ederken WhatsApp gruplarında paylaşıldığı tespit edilmişti. Yıllarca soruları çalarak devlet kurumlarında yükselen FETÖ’cülerin taktiklerini anımsatan bu olayın üzerinde ciddiyetle durulması gerekmektedir. Birkaç gün önce açıklanan sonuçlar ise sınava dair şüpheleri iyiden iyiye kuvvetlendirmiştir. Kamuoyunda uzunca bir süre, soruların zorluğu konuşulurken sınavda 719 kişinin birinci olması hayatın olağan akışına aykırı bir durumdur. Çocuklarımızın geleceğini doğrudan etkileyen bu olayın üstü kapatılamaz, bu olay geçiştirilemez. Bugün bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcımız, İstanbul Milletvekilimiz Suat Özçağdaş bir basın toplantısı yaptı, kamoyundaki kuşkuları, soru işaretlerini gündeme getirerek Milli Eğitim Bakanı’na sorular yöneltti. Konuyla ilgili olarak Milli Eğitim Bakanı’nı ciddiyete davet ediyoruz. Oturduğu koltuğu zerre dahi hak etmeyen Yusuf Tekin'in milyonlarca çocuğun geleceğini etkileyen bu duruma ilişkin acilen açıklama yapmasını, sınav sonuçlarının da şeffaf şekilde kamoyuyla paylaşılmasını bekliyoruz.

“Talimatlı yargı bütün işi gücü bırakmış, CHP’yi nasıl köşeye sıkıştırırız diye mesai yapıyor”

Ülkede öylesine ciddiyetsiz bir yönetim var ki... Bakın, ülke yangın yeri, milyonlar adalete susamış, talimatlı yargı bütün işi gücü bırakmış, CHP’yi nasıl köşeye sıkıştırırız diye mesai yapıyor; adalet duygusunu yitirmiş bir kısım savcılar Genel Başkanımıza soruşturma açmaktan başını kaldıramıyor. Tüm bunlar olurken Adalet Bakanı önünde nizami şekilde sıralanmış dosyaları imzaladığı bir videoyu X hesabından paylaşıyor. Neymiş, beyefendi çalışıyormuş. Senin Adalet Bakanı olduğun bu ülkede tutuklama rutin bir uygulamaya, etkin pişmanlık müessesesi ise iftiracılığa dönüştü. Hastaneden çıkan belediye başkanına kelepçe taktıran, sırf CHP’li olduğu için başkanından bürokratına çalışma arkadaşlarımızı sistematik bir yıldırma operasyonuyla karşı karşıya bırakan ve ‘Yargı bağımsızdır’ diye açıklama yapınca yargının bağımsız olduğunu düşünen bu Adalet Bakanına hatırlatırız: 2024 Dünya Hukukun Üstünlüğü Endeksi raporuna göre Türkiye, 142 ülke arasında 117’nci sırada. Yazık. Yargıya güven yüzde 20’lere düşmüş durumda. İnsanda biraz utanma olur.

“Esenyurt Belediyesi’ndeki kayyum uygulamasına derhal son verilmeli”

Yine ülkedeki hukuk düzeniyle ilgili bugün çok önemli bir dava görüldü. Bugün, Esenyurt Belediye Başkanımız Sayın Ahmet Özer’in duruşması vardı. Ahmet Özer ile ilgili başlatılan dayanaksız, mesnetsiz ve çelişkilerle dolu iddiaların ardından tutuklama kararı verilmişti. Sayın Ahmet Özer, sekiz buçuk ay özgürlüğünden mahrum kaldı. Türkiye'nin en büyük ilçe belediyelerinden birine kayyum atandı. İkinci kez hâkim karşısına çıkan Ahmet Özer Başkanımız, bugün ‘İstanbul İttifakı davası’ndan tahliye edildi. Kararı elbette memnuniyetle karşılıyoruz ancak geç kalınmışlığın gölgesi bu kararın üzerinde olmaya devam edecektir. Bu davanın hiçbir hukuki temelinin olmadığı ortaya çıkmıştır. Sürecin tamamen siyasi olduğu görülmüştür. Her ne kadar başka bir dosyadan tutukluluğu bulunsa da Ahmet Özer kayyum atanmasına neden olan dosyadan tahliye edildiğine göre bu kayyum uygulamasına da derhal son verilmelidir.

“Baklavacının tüm adımları Manavgat Belediyesi’ni AKP’ye teslim etmek üzerine”

Bir diğer hukuki süreç, hukuki süreç kılıfı altında yürütülen siyasi süreç... Geçtiğimiz günlerde Manavgat’ta hukuk kılıfıyla bir siyasi operasyon yapılmaya çalışıldı. Manavgat’ta yaşananlar bir soruşturmanın ötesinde, açıkça bir siyasi kumpastır. Baş aktörü meclis üyesi; biz ona ‘baklavacı’ diyoruz. Savcılığın Emniyet eliyle yürüttüğü bir operasyon var. İşin ilginci rüşveti veren de Emniyet ile işbirliği içerisinde, rüşveti alan baklavacı da. Polis içeri girdiğinde baklava kutusunu verenin nereye koyduğunu bildiği gibi alanın da nereye koyduğunu biliyor. CHP, bu olayla ilgili yerel yönetimler tecrübesi olan iki milletvekilini muhakkik olarak görevlendiriyor. Muhakkiklerin raporu doğrultusunda gözaltına alınan dört meclis üyesinin istifaları isteniyor. Bu arada baklavacı daha ifadesi bile alınmadan, sorguya girmeden etkin pişmanlıktan faydalanmak istiyor ve üç meclis üyesinin daha ismini veriyor. Baklavacını attığı tüm adımlar, Manavgat Belediyesi’ni AKP’ye teslim etmek üzerine atılıyor. Bu kumpasın boşa çıkarılması için istifa eden meclis üyeleri yerine, İlçe Seçim Kurulu marifetiyle yedeklerin çağırılması istendiğinde seçim kurulu hakimi rapor alıyor. Bu arada bir detay var ama önemli bir detay. Rapor alan seçim kurulu hakimi, başsavcının eşi. Baklavacı istifasını geri çekmek istiyor. Dikkat ederseniz, atılan her adım Manavgat Belediyesini AKP’ye teslim etmek üzerine. Neticede YSK, istifanın geri çekilemeyeceğine karar veriyor ve yedeklerin çağırılmasına karar veriyor ve yedek meclis üyeleri çağırılarak bu kumpas boşa düşürülüyor. Bugün, MYK toplantımız devam ederken birkaç saat önce CHP’li Meclis Üyesi Mehmet Çiçek, Manavgat Belediye Başkan Vekili seçilmiştir.  Bütün bu yaşananlarda CHP’nin tek kusuru bu adamın, bu baklavacının meclis üyesi yapılmasıdır.

“Rüşvet kumpasının baş aktörü Engin Tüter, Cengiz Coşar ve Hüseyin Cem Gül kesin ihraç istemiyle disipline sevk edildi”

Bugünkü MYK toplantımızda Manavgat’ta yaşanan süreçle ilgili olarak bu rüşvet kumpasının baş aktörü olan Engin Tüter, Cengiz Coşar ve Hüseyin Cem Gül’ün kesin ihraç istemiyle disipline sevkine karar verilmiş; soruşturmanın selameti açısından da belediye meclis grubundan yedi kişinin gözaltına alınması ve bu meclis üyesi listelerinin oluşturulmasında dahli olmaları nedeniyle Belediye Başkanımız Niyazi Nefi Kara ve önceki dönem Belediye Başkanımız Şükrü Sözen’in üyelikleri askıya alınmıştır. CHP’de yolsuzluğa izin verilmez, suça izin verilmez. Bir suç şüphesi görüldüğü takdirde buna ilk müdahale eden yine CHP olur.

“AKP Genel Başkanı Erdoğan, kaçınılmaz sona hızla yaklaştığını hissediyor”

AKP Genel Başkanı Erdoğan, kaçınılmaz sona hızla yaklaştığını hissediyor. Bu nedenle de sürekli yeni bir oyun kurmak, yeni bir senaryo yazmanın derdinde. Nafile bir çaba içinde olduğunu en baştan söyleyelim. Algı operasyonları işe yaramıyor. CHP düşmanlığı üzerinden kurgulanan bu bildik senaryodan umduğunuz sonucu alamayacaksınız. Bomboş dosyalarla tutukladığınız Zeydan Karalar'a sahip çıkmak için meydana akın akın gelen Adanalılar, Muhittin Böcek'in tutuklanmasına yüksek sesle itiraz eden Antalyalılar, konteyner kentlere mahkûm ettiğiniz depremzedeler için gece gündüz çalışan Abdurrahman Tutdere'nin haksız ev hapsi kararına isyan eden Adıyamanlılar bu haksızlıkların cevabını sandık geldiğinde verecek.

“Bu millet bu haksızlıkları unutmaz”

Anadolu’da bir söz vardır: Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz. 22 bin 104 lirayla açlığa mahkûm edilen asgari ücretli bunu unutmaz. 2 bin liralık sadaka zammını reva gördüğünüz emekliler bunu unutmaz. Ay sonunu getiremeyen, maaşları kuşa dönen memurlar bunu unutmaz. Siftahsız gün geçiren, kepenk indirmek zorunda kalan esnaf bunu unutmaz. Ekini tarlada kalan, traktörüne mazot dahi koyamayan çiftçi bunu unutmaz. Bu millet bu haksızlıkları unutmaz. Bu milletin dörtte birini temsil etmeyen iktidarınız, siz isteniz de istemeseniz de artık bitiyor. Çünkü millet sizi istemiyor.

“Barış, AKP'nin siyasi hesaplarına kurban edilemeyecek kadar değerli”

AKP açısından durum bu kadar vahim olunca geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok önemli açıklamalar yapacağı duyuruldu. Videolarla geri sayım başlatıldı. Cumartesi günü Sayın Cumhurbaşkanı ne demiş, neymiş bu önemli açıklamalar diye bir baktık ki dağ fare doğurmuş. Bizi DEM Parti ile görüşüyoruz diye ‘terörist’ ilan eden Erdoğan, adı bile belli olmayan bu sürecin sadece üç siyasi partiyle yürütüleceğini söylemiş. Yetmemiş, cümlelerinin arasına ümmetçiliği, mezhepçiliği serpiştirip aklınca milletimize mesaj verme telaşına düşmüş. Sayın Erdoğan, millet iradesini gasbedip atadığınız kayyumlar ortada. Hukuksuz şekilde talimatlı yargınızla cezaevine gönderdiğiniz belediye başkanları ortada. Toplumsal mutabakatın olmadığı, tüm siyasi partilerin temsil edilmediği, sivil toplum örgütlerinin yok sayıldığı ve en önemlisi şehit ailelerinin ve gazilerin dışarda bırakıldığı bir süreç başarılı olamaz. Üç-beş oy devşirmek uğruna bu süreç kapalı kapılar ardında, şeffaflıktan uzak bir şekilde yürütülemez. Hukukun üstünlüğünün, demokratik bir yönetim anlayışının egemen olmadığı bir ortamda toplumun tüm kesimlerinin kendisini huzurlu, güvenli ve eşit hissetmesi mümkün değildir. Ve barış, AKP'nin siyasi hesaplarına kurban edilemeyecek kadar kıymetli ve değerli bir olgudur. Şunu da söylemeden geçmemek gerekir: Halka dokunmayan, bu ülkenin gerçek gündemi olmayan, sadece siyasi rant devşirmek için hamaset kokan konuşmalar ancak ve ancak ‘tarihi körlük’ olarak nitelenebilir. Süreç şeffaf bir şekilde, geniş tabanlı bir katılımla ve toplumsal mutabakatla yürütülmelidir. Dün de söyledik, bugün de söylüyoruz, yarın da söyleyeceğiz: Biz CHP olarak terörün karşısında, barışın yanındayız.

“AKP’nin ‘Türkiye Yüzyılı’, ‘Yoksulluk Yüzyılı’na dönüşmüş durumda”

23 yıllık AKP iktidarının, ‘Şaha kalkacak’ dediği ekonomi, adeta bitkisel hayatta yaşam mücadelesi vermeye devam ediyor. Sandıktan kaçan, adayımızdan korkan bir iktidar, geleceğin Cumhurbaşkanı'nın haksız ve hukuksuz bir şekilde cezaevinde tutulması, halkın seçtiği belediye başkanlarına ve halka yaşatılan hukuksuzluk süreci ve milli irade gasbı, temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması… Bu örnekleri çoğaltmanın çok kolay olduğu günlerden geçiyoruz. Tüm bunlar yetmezmiş gibi mutfaktaki yangın her hanede kendini gösteriyor. Ekonomi bozuldukça iktidar tarafından konuşulmamaya, konuşulmadıkça daha da bozulmaya devam ediyor. Ülkemizde artık konuşulması sakıncalı olan tek bir konu kalmıştır, o da geçim sıkıntısı. ‘Asla yan yana gelmez’ denilenler yan yana gelmiş, işlerine gelen her konuda ortaklaşılmış ama bir tek hayat pahalılığı konusunda ortaklaşılamamıştır. Açlık sınırı 26 bin lirayı, yoksulluk sınırı 85 bin lirayı bulmuş ama ne AKP’nin ne de küçük ortağının umurunda olmamıştır. Dün, ‘Seçimi CHP kazanırsa Öcalan’ı çıkaracaklar. Sayaçlarınızı dağdakiler okuyacak’ diyenler, o gün de ekonomi konuşulmasın istiyorlardı, bugün de bir kazanda eritilen demir konuşulsun ama ekonomi yine konuşulmasın istiyorlar. Bu ülkenin tek gündeminin halkın geçim sıkıntısı olması için daha ne olması lazım? Eurostat verilerine göre Türkiye, ortalama yıllık net geliri en düşük Avrupa ülkesi olmuş. 2024 yılında tek kişinin çalıştığı, dört kişilik bir ailenin yıllık ortalama geliri 11 bin 440 avro. Bulgaristan, Hırvatistan, Romanya ve Yunanistan gibi ülkelerin gerisindeyiz. AKP’nin ‘Türkiye Yüzyılı’, ‘Yoksulluk Yüzyılı’na dönüşmüş durumda. Ekonomi kendi haline bırakılsa daha iyi durumda bile olabilecekken AKP’nin yanlış ekonomi politikaları nedeniyle halkımız her geçen gün hızla fakirleşiyor. Sokağın yangını, sarayın penceresinden görünmüyor. İşçinin, emeklinin, memurun, çiftçinin, esnafın derdi, tasası iktidarın gündeminde bile değil.

“Yüreğiniz varsa getirin sandığı”

Yıl 2025, yapay zeka dünyayı kasıp kavuruyor, dünya teknolojik gelişmeleri kaçıran ülkelerin yıllarca geriye gideceği hızda bir yarışın içersinde ama bu ülkede hala 15 milyonun üzerinde emekli, 16 bin 881 lirayla geçinmeye çalışıyor. Üstelik emekliye verilen 2 bin 412 liralık sadaka düzenlemesi henüz çok tazeyken ‘Yıl içerisinde dört kez zam yapacağız’ diyenlerin asgari ücretlilere tek bir zam yapmaması da cabası. Bu ülkede 17 milyonun üzerinde asgari ücretli ve onların aileleri, açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veriyor. Halkına fakirliği, kıtlığı reva görenler de halkın geçim sıkıntısına çözüm üreteceklerine yapay zekaya soruşturma başlatıyorlar. Tam da bu zihniyetin 23 yıllık varlığı artık ülkenin en büyük sıkıntısı haline gelmiştir. Tam da bu zihniyetin 23 yıllık iktidarı ekonomik krizin başlıca kaynağı haline gelmiştir. Çocuklarımızın elindeki göstermelik bomboş beslenme çantalarının, evladının isteklerine ‘hayır’ demek zorunda olan mutsuz ve çaresiz ebeveynlerin, aylardır çarşı pazar yüzü görmemiş mutfakların ağırlığını yüreğimizde taşıyoruz. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam sürmek artık hayal. Ödenememiş faturaların, elektriği kesilmiş evlerin, birikmiş kredi kartı borçlarının, kaynamayan tencerenin, taneyle kirazın, az porsiyon çorbanın, yarım bardak çayın, askıda ekmeğin ve hatta askıda geçen hayatların mutsuzluğu sinmiş ülkemize. Dün, ‘Bir yüzükle yola çıktık’ diyenler, bugün lüks ve şatafattan sokağın sesini duyamaz hale geldiler. Ne yazık ki AKP iktidarında artık ülke ekonomisinin toparlanması mümkün değildir. AKP hükümetinin hızla uzaklaştığı demokrasi çizgisine geri dönmesi, ekonominin düzelebilmesinin başlıca unsurudur. 23 yıllık iktidar sarhoşluğu, AKP iktidarında ciddi derecede bir körlük yaratmıştır. 85 milyonun ortak bir gerçekliği vardır. AKP iktidarı artık bu milletin sorunlarına çare, çözüm üretememektedir. Sandık geldiğinde bu millet 23 yıldır yaşadığı zulmün karşılığını en sert şekilde verecektir. O yüzden yüreğiniz varsa getirin sandığı diyoruz.”






Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!





  GÜNCEL HABERLER

 
  FLAŞ HABER
   
  YAZARLAR
 


 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz..!
altioksiyaset.com © Copyright 2017-2025 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz..!

URA MEDYA