CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında İBB iddianamesi ve gündemdeki diğer konularla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Başarır'ın önündeki kürsüye, üzerinde "İBB iddianamesi" yazılı klasörler dizildi.
Konuşmasına uçak kazasına değinerek başlayan Ali Mahir Başarır, 20 askeri personelin şehit olması dolayısıyla acılarının büyük olduğunu dile getirerek, ailelerine ve ülkeye başsağlığı diledi.
İBB iddianamesini değerlendiren Ali Mahir Başarır, "Asrın yolsuzluğu denildi, asrın hukuksuzluğu çıktı" diyerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İddianamede yeni hiçbir durum olmadığını gördük. Dedikodu mahiyetindeki bütün iddialar 4 bin sayfada yer bulmuş. Bu dosyadaki en vahim durum Akın Gürlek'in durumu. Çünkü hukuku, adaleti ayaklar altına almış. AK Parti'nin 29 MYK üyesi var, Akın Gürlek 30'uncusu gibi davranıyor, 272 AKP milletvekili var Akın Gürlek 273'üncü kişi gibi davranıyor. 560 milyarlık bir yolsuzluk dediler sonra bunu 160 milyara düşürdüler. Asrın yolsuzluğu' dediğin bu dosyayla ilgili bir delil koyabildin mi? Banka hesaplarında böyle bir para ya da tek kuruş geçmiş mi İmamoğlu'na? Teknik, fiziki takip var mı? MASAK raporlarında 'Bu adam şundan bir kuruş almış' gibi bir beyan var mı; yok. Yani sen başladığın yerdesin. Buradan sesleniyoruz; sen iddia ettiklerini delilleriyle ortaya koymalısın. Böyle iddianame, böyle soruşturma olmaz. Bu para nerede?
"Türkiye'nin birinci partisine yapılan bir darbe girişimidir"
Ekranlarda İBB'nin 1200 telefonu kurultayda dağıttığını söyledin. Bununla ilgili tek kelime yok. Bir garajda lüks arabaları kamuoyuyla paylaştın. O arabaların hepsinin başka bir partinin milletvekilinin olduğu ortaya çıktı. Pandemide konserlere milyonlar harcandı denildi, tek bir iddia yok. Otel çıkışı görüntülerde valizlerde milyarlarca para var dediniz böyle bir iddia da yok. HTS kaydı yok, MASAK kaydı yok. Siz bu ülkeyi iddianamelerle susturacağınızı mı düşünüyorsunuz? Bunları ortaya koyma zorunluluğunuz var.
İddianame Türkiye'nin birinci partisine garip iddialar ortaya koymuş. Bir; 'CHP Başkanlık görevine gelen Özgür Özel isimli şahsa' deniliyor. Özgür Özel CHP'nin Genel Başkanı. Sen kimsin ki bu partinin Genel Başkanına böyle diyebiliyorsun? Siz kim oluyorsunuz kurultay divan başkanının konuşmasını bir iddianameye konu ediyorsunuz? Siz kim oluyorsunuz kurultaydaki görüntüleri iddianameye konu ediyorsunuz? 1980 darbesini yapanlar belki bu partiyi kapattı ama bu partideki hiçbir siyasetçiyi susturamadı. Herkes haddini bilecek. Hiç kimse bu halktan büyük değil. Bu millete verilen bir gözdağıdır. Türkiye'nin birinci partisine yapılan bir darbe girişimidir."
Önünde dizili olan sembolik klasörleri açıp açıp yere atan Başarır, dosyaların içeriğinin boş olduğunu belirtti ve somut dayanaktan yoksun olduklarını vurguladı. Başarır, "Bununla mı parti kapatacaksın sen? Haddini bileceksin" diye tepki gösterdi.
"Milleti partimize, irademize sahip çıkmaya davet ediyoruz"
Başarır, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu bir muhtıradır, iddianame değildir. O yüzden tüm milleti partimize, irademize, demokrasiye, oy verdiğiniz sandığa sahip çıkmaya davet ediyoruz. Sahte delillerle, yalancı tanıklarla cezaevine atılıp tehdit edilen insanların beyanlarıyla bu ülkenin cumhurbaşkanı adayını cezaevine atıp partisini kapatamazsınız. Ekrem İmamoğlu'nun oğlu Selim'le, 'Babacığım paraları sıfırladın mı, oğlum paraları sıfırladın mı' diye bir konuşması yok, ayakkabı kutuları yok. Oysa bu ülkede yolsuzluğun tescillendiği gün bu ülkenin başbakanı ile oğlunun 'paraları sakladın mı' konuşmasıydı. Bunun hesabını veremeyenler bizim partimize savcı atayıp bizim partimizi kapatmaya teşebbüs edemezler. Bu iddianameyi kabul etmiyoruz. Muhtırayı yollayanların sonunun da günün birinde nasıl olacağı görülecektir."
"Bizim mücadelemiz bir grup müteahhit değil"
İş kazalarına değinen Başarır, Anamur'da bir çocuk işçinin hayatını kaybettiğine işaret ederek, şöyle konuştu:
"Ülkeyi getirdikleri nokta şu; 15 yaşındaki Alperen de Diloavası'ndaki evladımız da 75 yaşındaki bir emekli olması gereken bir vatandaş da iş kazalarında ölüyor. Bu ülkede artık adil bir bölüşüm, adil bir gelir dağılımı yok. Denetimsiz bir ülke var. Sosyal güvenlik diye bir kavram tamamen ortadan kalkmış. Günlük 800 lira için bu insanlar artık aramızda yok. Ama bunun hesabını veren bir iktidar da yok. İstifa eden bir bakan, bakan yardımcısı da yok. Biz ölümlere, açlığa, sefalete mahkum değiliz. Biliyorum ki bunları konuştuğumuz için yargılanıyoruz ve tehdit altındayız. Ama bu düzeni biz değiştireceğiz. Bizim mücadelemiz bir grup müteahhit değil, bu insanlar."